Translation meaning & definition of the word "reputation" into Turkish language

noun

1. The state of being held in high esteem and honor

synonym:
• repute
,
• reputation

1. Yüksek saygı ve onur içinde tutulmanın durumu

eşanlamlı:
• şöhret
,
• itibar

2. Notoriety for some particular characteristic

• "His reputation for promiscuity"

synonym:
• reputation

2. Bazı özel özellikler için şöhret

• "Kararsızlık konusundaki itibarı"

eşanlamlı:
• itibar

3. The general estimation that the public has for a person

• "He acquired a reputation as an actor before he started writing"

• "He was a person of bad report"

synonym:
• reputation
,
• report

3. Halkın bir kişi için sahip olduğu genel tahmin

• "Yazmaya başlamadan önce oyuncu olarak ün kazandı"

• "Kötü rapor veren bir insandı"

eşanlamlı:
• itibar
,
• rapor

Examples of using

Tom has a reputation of never getting things done on time.

Tom işleri asla zamanında yaptırmamakla ünlüdür.

Tom has a reputation of never getting things done on time.

Tom işleri asla zamanında yaptırmayan bir üne sahip.

Tom has a reputation of never letting anyone else say anything.

Tom'un başka birinin bir şey söylemesine asla izin vermeyen bir ünü vardır.

Tom has a reputation of never listening to anybody's advice.

Tom kimsenin tavsiyesi asla dinlemeyen bir üne sahiptir.

Tom has a very bad reputation around town.

Tom şehrin civarında çok kötü bir üne sahiptir.

Tom cares a lot about his reputation.

Tom ününü çok önemser.

Tom has a bad reputation.

Tom kötü bir üne sahiptir.

Tom has a reputation for always being late.

Tom her zaman geç kaldığı için bir üne sahiptir.

Salmonella outbreaks blemished spinach importers' reputation for running clean factories.

Salmonella salgınları ıspanak ithalatçılarının temiz fabrika çalıştırma itibarını lekeledi.

He is an exemplary person with an excellent reputation.

O, mükemmel şöhretiyle örnek alınacak bir kişidir.

You live freely if you haven't a reputation to lose.

Kaybedecek bir itibarın yoksa; özgürce yaşarsın.

You live freely if you haven't a reputation to lose.

Kaybedecek bir şöhretin yoksa,özgür bir şekilde yaşarsın.

He has a good reputation no matter where he goes.

Nereye giderse gitsin iyi bir üne sahiptir.

It is hard to maintain one's reputation.

Birinin ününü sürdürmek zordur.

Her third movie greatly added to her reputation.

Onun üçüncü filmi ününü oldukça artırdı.

He is a man of good reputation.

O iyi bir üne sahip bir adam.

He has a good reputation.

O iyi bir üne sahiptir.

He has a bad reputation with his students.

Öğrencilerinin yanında kötü bir ünü var.

He cares a lot about his reputation.

İtibarına çok dikkat eder.

He has a reputation for taking a long time to make a decision.

Geç karar vermesiyle ünlüdür.