Translation meaning & definition of the word "repeat" into Turkish language
Türk diline "tekrar" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Repeat
[Tekrarlamak]/rɪpit/
noun
1. An event that repeats
- "The events today were a repeat of yesterday's"
- synonym:
- repeat ,
- repetition
1. Tekrar eden bir olay
- "Bugünkü olaylar dünün tekrarıydı"
- eşanlamlı:
- tekrarlamak ,
- tekrarlama
verb
1. To say, state, or perform again
- "She kept reiterating her request"
- synonym:
- repeat ,
- reiterate ,
- ingeminate ,
- iterate ,
- restate ,
- retell
1. Söylemek, ifade etmek veya tekrar gerçekleştirmek
- "İsteğini tekrarlamaya devam etti"
- eşanlamlı:
- tekrarlamak ,
- kökleşmiş ,
- yeniden düzenlemek
2. Make or do or perform again
- "He could never replicate his brilliant performance of the magic trick"
- synonym:
- duplicate ,
- reduplicate ,
- double ,
- repeat ,
- replicate
2. Tekrar yap, yap ya da yap
- "Sihirli numaranın parlak performansını asla kopyalayamazdı"
- eşanlamlı:
- kopya ,
- tekrarlamak ,
- çift
3. Happen or occur again
- "This is a recurring story"
- synonym:
- recur ,
- repeat
3. Ya ol ya da tekrar ol
- "Bu tekrar eden bir hikaye"
- eşanlamlı:
- tekrarlamak
4. To say again or imitate
- "Followers echoing the cries of their leaders"
- synonym:
- repeat ,
- echo
4. Tekrar söylemek ya da taklit etmek
- "Liderlerinin çığlıklarını yankılanan takipçiler"
- eşanlamlı:
- tekrarlamak ,
- yankı
5. Do over
- "They would like to take it over again"
- synonym:
- repeat ,
- take over
5. Tekrar yapmak
- "Bunu tekrar ele geçirmek istiyorlar"
- eşanlamlı:
- tekrarlamak ,
- devralmak
6. Repeat an earlier theme of a composition
- synonym:
- reprise ,
- reprize ,
- repeat ,
- recapitulate
6. Bir kompozisyonun önceki temasını tekrarlayın
- eşanlamlı:
- yeniden yapmak ,
- yeniden başlatmak ,
- tekrarlamak ,
- yeniden özetlemek
Examples of using
Tom had to repeat first grade.
Tom birinci sınıfı tekrarlamak zorunda kaldı.
Tom asked Mary to repeat what she had just said.
Tom Mary'nin az önce söylediklerini tekrarlamasını istedi.
Tom won't likely repeat that mistake.
Tom büyük olasılıkla bu hatayı tekrarlamaz.