Translation meaning & definition of the word "removed" into Turkish language

adjective

1. Separated in relationship by a given degree of descent

• "A cousin once removed"

synonym:
• removed(p)

1. Belirli bir iniş derecesi ile ilişkide ayrılmış

• "Bir zamanlar bir kuzen kaldırıldı"

eşanlamlı:
• kaldırıldı(p)

2. Separate or apart in time

• "Distant events"

• "The remote past or future"

synonym:
• distant
,
• remote
,
• removed

2. Zaman içinde ayrı veya ayrı

• "Uzak olaylar"

• "Uzak geçmiş veya gelecek"

eşanlamlı:
• uzak
,
• uzaktan
,
• kaldırmak

Examples of using

Tom loosened his tie and removed his glasses.

Tom kravatını gevşetti ve gözlüğünü çıkardı.

Tom has had one lung removed.

Tom'un bir akciğeri alındı.

Tom respectfully removed his hat.

Tom saygıyla şapkasını çıkardı.

Tom removed the splinter from Mary's finger.

Tom Mary'nin parmağından kıymığı çıkardı.

Tom removed the bandages from Mary's leg.

Tom bandajları Mary'nin bacağından çıkardı.

Tom removed his gun from his holster.

Tom silahını kılıfından çıkardı.

Tom removed his glasses and rubbed his eyes.

Tom gözlüğünü çıkardı ve gözlerini ovuşturdu.

Tom removed his disguise.

Tom kılığını çıkardı.

Tom removed his pistol from his shoulder holster and laid it on the table.

Tom silahını kılıfından çıkardı ve onu masaya bıraktı.

There is a blank space in front of the first letter of this sentence that should be removed.

Bu cümlenin ilk harfinin başında kaldırılması gereken bir boşluk var.

After their fins have been removed, the sharks are thrown back alive into the ocean.

Onların süzgeçleri kesildikten sonra köpek balıkları okyanusa canlı bir şekilde geri atıldı.

Tom removed the key from the door.

Tom anahtarı kapıdan çıkardı.

Who removed it?

Onu kim kaldırdı?

He removed his shirt.

O, gömleğini çıkardı.

Tom removed the lid from the box.

Tom kutudan kapağı çıkardı.

Tom removed the lid from the medicine bottle.

Tom ilaç şişesinden kapağı çıkardı.

Stow away carefully the clothes you removed.

Çıkardığın giysileri dikkatlice yerine koy.

Doctors removed the bullet.

Doktorlar kurşunu çıkardılar.

We removed the old furniture.

Eski mobilyayı kaldırdık.

The politician was removed from office.

Politikacı görevden alındı.