Translation meaning & definition of the word "religious" into Turkish language

noun

1. A member of a religious order who is bound by vows of poverty and chastity and obedience

synonym:
• religious

1. Yoksulluk, iffet ve itaat yeminleriyle bağlı bir dini düzenin üyesi

eşanlamlı:
• inançlı

adjective

1. Concerned with sacred matters or religion or the church

• "Religious texts"

• "A member of a religious order"

• "Lords temporal and spiritual"

• "Spiritual leaders"

• "Spiritual songs"

synonym:
• religious
,
• spiritual

1. Kutsal konular, din veya kilise ile ilgili

• "Dini metinler"

• "Dinsel bir düzenin üyesi"

• "Akrabalar zamansal ve ruhsal"

• "Manevi liderler"

• "Manevi şarkılar"

eşanlamlı:
• inançlı
,
• ruhsal

2. Having or showing belief in and reverence for a deity

• "A religious man"

• "Religious attitude"

synonym:
• religious

2. Bir tanrıya inanmak ve saygı göstermek

• "Din adamı" demek"

• "Dini tutum"

eşanlamlı:
• inançlı

3. Of or relating to clergy bound by monastic vows

• "The religious or regular clergy conducts the service"

synonym:
• religious

3. Manastır yeminleriyle bağlı din adamlarının ya da onlarla ilgili

• "Dini veya düzenli din adamları hizmeti yürütür"

eşanlamlı:
• inançlı

4. Extremely scrupulous and conscientious

• "Religious in observing the rules of health"

synonym:
• religious

4. Son derece vicdanlı ve vicdanlı

• "Sağlık kurallarına uymada dindar"

eşanlamlı:
• inançlı

Examples of using

Tom is very religious.

Tom çok dindardır.

You're very religious, aren't you?

Çok dindarsın, değil mi?

Speaking of religious matters is a delicate issue.

Dini meseleler hakkında konuşmak hassas bir mevzudur.

She listens to religious music.

O, dini müzik dinler.

He is not religious.

O, dindar değildir.

Tom doesn't appear to be very religious.

Tom çok dindar gibi gözükmüyor.

Tom isn't religious.

Tom dindar değildir.

The religious man remained kneeling for hours.

Din adamı saatlerce diz çökmüş olarak kaldı.

Parents and religious leaders criticized him.

Ebeveynler ve dini liderleri onu eleştirdi.

He had strong religious beliefs.

Onun güçlü dini inançları vardı.

They also promised religious freedom.

Onlar ayrıca dini özgürlük sözü verdi.

Unlike his sister, he has retained the religious faith his parents brought him up in.

Kız kardeşinin aksine, o, ebeveynlerinin ona verdiği dini inancı korudu.

Atheism isn't a religious belief.

Ateizm dinî bir inanç değildir.

Education shall be directed to the full development of the human personality and to the strengthening of respect for human rights and fundamental freedoms. It shall promote understanding, tolerance and friendship among all nations, racial or religious groups, and shall further the activities of the United Nations for the maintenance of peace.

Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.

The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.

İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.

He was not a political figure but a religious one.

O, siyasi değil dini bir figürdü.

The new law will deprive religious minorities of their right to vote.

Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.

Later, those from many other countries flocked to the United States because they were attracted by reports of great economic opportunities and religious and political freedom.

Daha sonra, diğer birçok ülkeden olanlar büyük ekonomik imkanlarla ilgili raporlar ve dini ve politik özgürlük tarafından cezbedildikleri için Amerika Birleşik Devletlerine akın ettiler.

That religious cult has got some pretty off the wall ideas.

O dini mezhebin bazı acayip fikirleri var.

The Inca were religious people.

İnkalar dindar insanlardı.