Translation meaning & definition of the word "relieved" into Turkish language

adjective

1. (of pain or sorrow) made easier to bear

synonym:
• alleviated
,
• eased
,
• relieved

1. (acı veya üzüntü) dayanmak daha kolay hale getirildi

eşanlamlı:
• hafiflemiş
,
• hafifletilmiş
,
• rahatlamış

2. Extending out above or beyond a surface or boundary

• "The jutting limb of a tree"

• "Massive projected buttresses"

• "His protruding ribs"

• "A pile of boards sticking over the end of his truck"

synonym:
• jutting
,
• projected
,
• projecting
,
• protruding
,
• relieved
,
• sticking(p)
,
• sticking out(p)

2. Bir yüzey veya sınırın üstünde veya ötesinde uzanmak

• "Bir ağacın kıvrımlı uzvu"

• "Büyük öngörülen payandalar"

• "Çıkıntılı kaburgaları"

• "Kamyonunun sonuna yapışan bir yığın tahta"

eşanlamlı:
• yorucu
,
• planlamak
,
• projeksiyon
,
• çıkıntılı
,
• rahatlamış
,
• yapışma(p)
,
• dışarı yapışma(p)

Examples of using

Tom had a relieved expression on his face.

Tom'un yüzünde rahatlamış bir ifade vardı.

You sound relieved.

Rahatlamış görünüyorsun.

Everyone's relieved.

Herkes rahat.

They looked relieved.

Rahatlamış görünüyorlardı.

Tom seems relieved.

Tom rahatlamış görünüyor.

Tom is relieved.

Tom rahat.

They look relieved.

Onlar rahatlamış görünüyor.

You look relieved.

Rahatlamış görünüyorsun.

Tom looked relieved.

Tom rahatlamış görünüyordu.

Tom looks relieved.

Tom rahatlamış görünüyor.

I felt very relieved when I heard the news.

Haberi duyduğumda çok rahatladım.

Tom was relieved to hear that.

Tom onu duyduğuna rahatlamıştı.

Tom felt relieved.

Tom rahatlamış hissetti.

Tom was relieved to hear that Mary had arrived home safely.

Tom Mary'nin güvenli şekilde eve vardığını duyduğunda rahatladı.

I was relieved to hear that he was safe.

Onun güvende olduğunu duyduğum için rahatladım.

I was relieved to hear that he was alive.

Onun hayatta olduğunu duyduğumda rahatladım.

I felt relieved when my plane landed safely.

Uçağım güvenle indiğinde rahatlamış hissettim.

Remain at your post until relieved.

Rahatlayıncaya kadar görevinde kal.

I felt quite relieved after I had said all I wanted to say.

Söylemek istediğim her şeyi söyledikten sonra oldukça rahatlamış hissettim.

I am relieved that you are safe.

Güvende olduğun için rahatladım.