Translation meaning & definition of the word "relationship" into Turkish language

noun

1. A relation between people

• (`relationship' is often used where `relation' would serve, as in `the relationship between inflation and unemployment', but the preferred usage of `relationship' is for human relations or states of relatedness)

• "The relationship between mothers and their children"

synonym:
• relationship
,
• human relationship

1. İnsanlar arasında bir ilişki

• (Ilişki' genellikle 'enflasyon ve işsizlik arasındaki ilişki' de olduğu gibi 'ilişki'nin hizmet edeceği yerlerde kullanılır, ancak 'ilişki' nin tercih edilen kullanımı insan ilişkileri veya akraba halleri içindir)

• "Anneler ve çocukları arasındaki ilişki"

eşanlamlı:
• ilişki

2. A state of connectedness between people (especially an emotional connection)

• "He didn't want his wife to know of the relationship"

synonym:
• relationship

2. İnsanlar arasındaki bağlantı durumu (özellikle duygusal bir bağlantı)

• "Karısının ilişkiyi bilmesini istemiyordu"

eşanlamlı:
• ilişki

3. A state involving mutual dealings between people or parties or countries

synonym:
• relationship

3. İnsanlar, partiler veya ülkeler arasında karşılıklı ilişkileri içeren bir devlet

eşanlamlı:
• ilişki

4. (anthropology) relatedness or connection by blood or marriage or adoption

synonym:
• kinship
,
• family relationship
,
• relationship

4. (antropoloji) kan veya evlilik veya evlat edinme ile ilişki veya bağlantı

eşanlamlı:
• akrabalık
,
• aile ilişkisi
,
• ilişki

Examples of using

Tom and Mary have a very complicated relationship.

Tom ve Mary'nin çok karmaşık bir ilişkileri var.

I thought we had a great relationship.

Harika bir ilişkimiz olduğunu düşündüm.

I thought Tom and Mary had a relationship.

Tom ve Mary'nin bir ilişkisi olduğunu düşündüm.

The parties agree to enter into a confidential relationship with respect to the disclosure of certain information.

Taraflar bazı bilgilerin ifşası ile ilgili olarak bir gizlilik ilişkisine girmeyi kabul ederler.

Tom and Mary don't have a good relationship.

Tom ve Mary'nin iyi bir ilişkisi yoktur.

Tom has a close relationship with Mary.

Tom'un Mary ile yakın bir dostluğu var.

I think it's time for me to give up on this relationship.

Sanırım bu ilişkiden vazgeçmemin zamanıdır.

I think you're reading too much into John's relationship with Jane.

Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerine çok fazla okuyorsun.

All of his friends were body pillows, and all of hers were dolls; so they bonded over their fondness for animating the inanimate. However, because they were not inanimate objects but people with complex emotions, their relationship was sometimes strained.

Onun arkadaşlarının hepsi vücut yastığıydılar,ve onunkilerinin hepsi oyuncak bebektiler;böylece bir ölüyü canlandırmaya olan düşkünlüklerine yapıştılar.Fakat onların cansız nesne olmamalarından fakat kompleks duyguları olan insanlardan dolayı onların ilişkileri bazen gergindi.

I have a special relationship with my aunt.

Teyzemle özel bir ilişkim var.

They had an extraordinary relationship.

Sıradışı ilişkileri vardı.

I don't know anything about their relationship.

Onların ilişkisi hakkında bir şey bilmiyorum.

The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.

İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.

Brian regrets starting a relationship with her and wants to escape from her.

Brian onunla bir ilişki başlattığına pişman ve ondan kaçmak istiyor.