Translation meaning & definition of the word "regret" into Turkish language

noun

1. Sadness associated with some wrong done or some disappointment

• "He drank to drown his sorrows"

• "He wrote a note expressing his regret"

• "To his rue, the error cost him the game"

synonym:
• sorrow
,
• regret
,
• rue
,
• ruefulness

1. Bazı yanlış yapılan veya bazı hayal kırıklığı ile ilişkili üzüntü

• "Kederlerini boğmak için içti"

• "Kederini ifade eden bir not yazdı"

• "Onun rue için, hata ona oyuna mal oldu"

eşanlamlı:
• üzüntü
,
• pişmanlık
,
• acımak

verb

1. Feel remorse for

• Feel sorry for

• Be contrite about

synonym:
• repent
,
• regret
,
• rue

1. Pişmanlık duymak

• Acımak

• Pişman olmak

eşanlamlı:
• pişmanlık duymak
,
• pişmanlık
,
• acımak

2. Feel sad about the loss or absence of

synonym:
• regret

2. Kaybı veya yokluğu hakkında üzgün hissediyorum

eşanlamlı:
• pişmanlık

3. Decline formally or politely

• "I regret i can't come to the party"

synonym:
• regret

3. Resmi veya kibarca reddetmek

• "Partiye gelemediğim için üzgünüm"

eşanlamlı:
• pişmanlık

4. Express with regret

• "I regret to say that you did not gain admission to harvard"

synonym:
• regret

4. Pişmanlıkla ifade etmek

• "Harvard'a kabul edilmediğini söylediğim için üzgünüm"

eşanlamlı:
• pişmanlık

Examples of using

You'll never regret this.

Bundan asla pişman olmayacaksın.

We regret to inform you that your paper has not been accepted.

Evrakının kabul edilmediğini sana bildirdiğimize pişmanız.

We might regret this.

Bundan pişman olabiliriz.

We all regret what happened.

Hepimiz olanlara pişmanız.

If Tom doesn't do what we've asked him to do, he'll regret it.

Tom yapmasını istediğimiz şeyi yapmazsa pişman olur.

If Tom doesn't do what he's supposed to do, he'll regret it.

Tom yapması gerekeni yapmazsa pişman olur.

If Tom breaks up with Mary, he'll regret it.

Tom Mary'den ayrılırsa pişman olur.

If Tom breaks his promise, he'll regret it.

Tom sözünü tutmazsa pişman olur.

I'm beginning to regret making that suggestion.

Bu öneriyi yaptığıma pişman olmaya başlıyorum.

I'm beginning to regret hiring Tom.

Tom'u işe aldığıma pişman olmaya başlıyorum.

You'll regret this.

Buna pişman olacaksın.

I regret that decision.

Bu karara pişmanım.

I regret saying that.

Bunu söylediğime pişmanım.

I regret doing that.

Bunu yaptığıma pişmanım.

I may regret doing this.

Bunu yaptığıma pişman olabilirim.

I knew we'd regret giving Tom a knife.

Tom'a bir bıçak vermekten pişman olacağımızı biliyordum.

I already regret it.

Buna zaten pişmanım.

You won't regret hiring Tom.

Tom'u işe aldığına pişman olmayacaksın.

You'll regret it.

Ondan pişman olacaksın.

We'll regret this.

Buna pişman olacağız.