Translation meaning & definition of the word "reckless" into Turkish language
Türk diline "reckless" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Reckless
[Aldırışsız]/rɛkləs/
adjective
1. Marked by defiant disregard for danger or consequences
- "Foolhardy enough to try to seize the gun from the hijacker"
- "Became the fiercest and most reckless of partisans"-macaulay
- "A reckless driver"
- "A rash attempt to climb mount everest"
- synonym:
- foolhardy ,
- heady ,
- rash ,
- reckless
1. Tehlike veya sonuçlara meydan okuyan saygısızlık ile işaretlenmiştir
- "Saldırgan korsanının silah ele geçirmek için denemek için yeterince aptal"
- "Partizanların en ateşli ve en umursamazı oldu"-macaulay
- "Pervasız bir sürücü"
- "Everest dağı'na tırmanmak için bir döküntü girişimi"
- eşanlamlı:
- müşfik ,
- kuvvetli ,
- döküntü ,
- aldırışsız
2. Characterized by careless unconcern
- "The heedless generosity and the spasmodic extravagance of persons used to large fortunes"- edith wharton
- "Reckless squandering of public funds"
- synonym:
- heedless ,
- reckless
2. Dikkatsiz kaygısızlık ile karakterize edilir
- "Hassas cömertlik ve büyük servetlere alışkın kişilerin spazmodik savurganlığı"- edith wharton
- "Kamu fonlarının çaresiz israfı"
- eşanlamlı:
- aldırışsız
Examples of using
You were reckless.
Düşüncesizdin.
You're reckless.
Sen pervasızsın.
Tom is reckless.
Tom pervasız.