Translation meaning & definition of the word "ready" into Turkish language
Türk diline "hazır" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Ready
[Hazır]noun
1. Poised for action
- "Their guns were at the ready"
- synonym:
- ready
1. Harekete hazır
- "Silahları hazırdı"
- eşanlamlı:
- hazır
verb
1. Prepare for eating by applying heat
- "Cook me dinner, please"
- "Can you make me an omelette?"
- "Fix breakfast for the guests, please"
- synonym:
- cook ,
- fix ,
- ready ,
- make ,
- prepare
1. Isı uygulayarak yemeye hazırlanın
- "Bana yemek pişir, lütfen"
- "Bana omlet yapabilir misin?"
- "Misafirlere kahvaltı hazırla lütfen"
- eşanlamlı:
- pişirmek ,
- düzeltmek ,
- hazır ,
- yapmak ,
- hazırlamak
2. Make ready or suitable or equip in advance for a particular purpose or for some use, event, etc
- "Get the children ready for school!"
- "Prepare for war"
- "I was fixing to leave town after i paid the hotel bill"
- synonym:
- fix ,
- prepare ,
- set up ,
- ready ,
- gear up ,
- set
2. Belirli bir amaç için veya bazı kullanımlar, olaylar vb. için önceden hazır veya uygun hale getirin veya donatın
- "Çocukları okula hazırla!"
- "Savaşa hazırlık"
- "Otel faturasını ödedikten sonra kasabadan ayrılmaya hazırlanıyordum"
- eşanlamlı:
- düzeltmek ,
- hazırlamak ,
- kurmak ,
- hazır ,
- set
adjective
1. Completely prepared or in condition for immediate action or use or progress
- "Get ready"
- "She is ready to resign"
- "The bridge is ready to collapse"
- "I am ready to work"
- "Ready for action"
- "Ready for use"
- "The soup will be ready in a minute"
- "Ready to learn to read"
- synonym:
- ready
1. Tamamen hazır veya acil eylem veya kullanım veya ilerleme için şart
- "Hazır ol"
- "İstifa etmeye hazır"
- "Köprü yıkılmaya hazır"
- "Çalışmaya hazırım"
- "Eylem için hazır"
- "Kullanıma hazır"
- "Çorba bir dakika içinde hazır olacak"
- "Okuma öğrenmeye hazır"
- eşanlamlı:
- hazır
2. (of especially money) immediately available
- "He seems to have ample ready money"
- "A ready source of cash"
- synonym:
- ready(a)
2. (özellikle para) hemen kullanılabilir
- "Oldukça hazır parası var"
- "Hazır bir nakit kaynağı"
- eşanlamlı:
- hazır(a)
3. Mentally disposed
- "He was ready to believe her"
- synonym:
- ready
3. Zihinsel olarak bertaraf edilmiş
- "Ona inanmaya hazırdı"
- eşanlamlı:
- hazır
4. Made suitable and available for immediate use
- "Dinner is ready"
- synonym:
- ready
4. Uygun ve anında kullanım için hazır
- "Akşam yemeği hazır"
- eşanlamlı:
- hazır
5. Apprehending and responding with speed and sensitivity
- "A quick mind"
- "A ready wit"
- synonym:
- quick ,
- ready
5. Hız ve hassasiyetle yakalama ve yanıt verme
- "Hızlı bir zihin"
- "Hazır bir zekâ"
- eşanlamlı:
- hızlı ,
- hazır