Examples of using
In the 19th century, the number of immigrants increased rapidly.
19. yüzyılda göçmenlerin sayısı hızla yükseldi.
Production fell rapidly.
Üretim hızla düştü.
She spoke rapidly.
O, hızlı şekilde konuştu.
There are abilities that improve rapidly and those that improve slowly, aren't there?
Hızla ve yavaşça gelişen yetenekler vardır değil mi?
She tends to speak rapidly.
O, hızlı konuşmaya eğilimlidir.
Her proficiency in English rapidly improved.
Onun İngilizcedeki yeterliliği hızla gelişti.
He walked rapidly.
O, hızla yürüdü.
I felt my heart beating rapidly.
Kalbimin hızla çarptığını hissettim.
His business is growing rapidly.
İşi hızlıca büyüyor.
The Japanese economy developed rapidly.
Japon ekonomisi hızla gelişti.
Electronic commerce began to spread rapidly.
Elektronik ticaret hızla yayılmaya başladı.
Time passed rapidly and the work didn't advance at all.
Zaman hızla geçti ve iş hiç ilerlemedi.
The announcer can talk rapidly.
Spiker hızla konuşabilir.
A computer can calculate very rapidly.
Bir bilgisayar çok hızlıca hesaplayabilir.
The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.
Boston has grown rapidly in the last ten years.
Boston son on yılda hızlı büyüdü.
Rats breed rapidly.
Fareler hızla ürerler.
As he grew excited, he spoke more and more rapidly.
O heyecanlandığında, gittikçe daha hızlı konuştu.