Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "raising" into Turkish language

Türk diline "yükselme" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Raising

[Yükselen]
/rezɪŋ/

noun

1. The event of something being raised upward

  • "An elevation of the temperature in the afternoon"
  • "A raising of the land resulting from volcanic activity"
    synonym:
  • elevation
  • ,
  • lift
  • ,
  • raising

1. Bir şeyin yukarı doğru yükselmesi olayı

  • "Öğleden sonra sıcaklığın yükselmesi"
  • "Volkanik aktiviteden kaynaklanan arazinin yükseltilmesi"
    eşanlamlı:
  • yükseklik
  • ,
  • kaldırma
  • ,
  • yükselen

2. The properties acquired as a consequence of the way you were treated as a child

    synonym:
  • raising
  • ,
  • rearing
  • ,
  • nurture

2. Çocukken tedavi edilme şeklinizin bir sonucu olarak edinilen özellikler

    eşanlamlı:
  • yükselen
  • ,
  • yetiştirme
  • ,
  • yetiştirmek

3. Helping someone grow up to be an accepted member of the community

  • "They debated whether nature or nurture was more important"
    synonym:
  • breeding
  • ,
  • bringing up
  • ,
  • fostering
  • ,
  • fosterage
  • ,
  • nurture
  • ,
  • raising
  • ,
  • rearing
  • ,
  • upbringing

3. Birinin topluluğun kabul edilen bir üyesi olmak için büyümesine yardımcı olmak

  • "Doğanın mı yoksa beslenmenin mi daha önemli olduğunu tartıştılar"
    eşanlamlı:
  • üreme
  • ,
  • büyütme
  • ,
  • teşvik eden
  • ,
  • evlatlık
  • ,
  • yetiştirmek
  • ,
  • yükselen
  • ,
  • yetiştirme

adjective

1. Increasing in quantity or value

  • "A cost-raising increase in the basic wage rate"
    synonym:
  • raising

1. Miktar veya değerde artış

  • "Temel ücret oranında maliyet artırıcı bir artış"
    eşanlamlı:
  • yükselen

Examples of using

Tom and Mary were discussing the pros and cons of raising the minimum wage.
Tom ve Mary asgari ücretin artırılmasının artılarını ve eksilerini tartışıyorlardı.
Tom thinks raising the minimum wage would be a bad idea.
Tom asgari ücreti yükseltmenin kötü bir fikir olacağını düşünüyor.
Tom doesn't know anything about raising children.
Tom çocukları yetiştirme hakkında bir şey bilmiyor.