Translation meaning & definition of the word "quietly" into Turkish language

adverb

1. With low volume

• "Speak softly but carry a big stick"

• "She spoke quietly to the child"

• "The radio was playing softly"

synonym:
• softly
,
• quietly

1. Düşük hacimli ile

• "Yumuşak konuş ama büyük bir sopa taşı"

• "Çocukla sessizce konuştu"

• "Radyo yumuşak çalıyordu"

eşanlamlı:
• yumuşakça
,
• sessizce

2. With little or no sound

• "The class was listening quietly and intently"

• "She was crying quietly"

synonym:
• quietly

2. Çok az veya hiç ses

• "Sınıf sessizce ve dikkatle dinliyordu"

• "Sessizce ağlıyordu"

eşanlamlı:
• sessizce

3. With little or no activity or no agitation (`quiet' is a nonstandard variant for `quietly')

• "Her hands rested quietly in her lap"

• "The rock star was quietly led out the back door"

• "Sit here as quiet as you can"

synonym:
• quietly
,
• quiet

3. Çok az veya hiç aktivite veya ajitasyon olmadan (huzursuzca' `squietly' için standart olmayan bir değişkendir)

• "Elleri kucağında sessizce dinlendi"

• "Rock yıldızı sessizce arka kapıdan çıktı"

• "Buraya olabildiğince sessiz otur"

eşanlamlı:
• sessizce
,
• sessiz

4. In a restful manner

• "The streets are restfully sunny and still for the town is at mass"

synonym:
• restfully
,
• quietly

4. Huzurlu bir şekilde

• "Sokaklar dinlendirici bir şekilde güneşli ve hala kasaba için toplu"

eşanlamlı:
• huzurla
,
• sessizce

Examples of using

Tom closed the door quietly behind him.

Tom onun arkasından kapıyı sessizce kapattı.

Tom pulled out his gun and walked quietly down the stairs.

Tom silahını çıkardı ve merdivenlerden aşağıya sessizce indi.

Do it quietly.

Onu sessizce yap.

They talked quietly.

Onlar sessizce konuştular.

They spoke quietly.

Onlar sessizce konuştular.

They laughed quietly.

Sessizce güldüler.

Tom watched quietly.

Tom sessizce izledi.

Tom stood quietly.

Tom sessizce ayakta durdu.

Tom spoke quietly.

Tom sessizce konuştu.

Tom sat quietly.

Tom sessizce oturdu.

Tom exhaled quietly.

Tom sessizce üfledi.

We talked quietly so we wouldn't wake the baby.

Bebeği uyandırmayalım diye sessizce konuştuk.

Tom snoozed quietly in front of the TV.

Tom TV'nin önünde sessizce kestirdi.

Tom didn't want to hear about all of Mary's problems, but he sat quietly and listened.

Tom Mary'nin problemlerinin tamamını duymak istemiyordu fakat sessizce oturdu ve dinledi.

Tom and Mary were talking quietly in the kitchen a few minutes ago.

Tom ve Mary birkaç dakika önce mutfakta sessizce konuşuyorlardı.

Tom closed the door quietly and tiptoed into the room.

Tom sessizce kapıyı kapattı ve parmak uçlarına basarak odaya girdi.

Tom slipped quietly into his clothes and tiptoed out of the room.

Tom sessizce elbiselerini giydi ve ayak uçlarına basarak odadan çıktı.

Move quietly.

Sessizce hareket et.

She sat next him and listened quietly.

O, onun yanına oturdu ve sessizce dinledi.

Jim entered the room quietly so he wouldn't wake the baby.

Jim bebeği uyandırmamak için odaya sessizce girdi.