Translation meaning & definition of the word "quiet" into Turkish language
Türk diline "sessiz" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Quiet
[Sessiz]noun
1. A period of calm weather
- "There was a lull in the storm"
- synonym:
- lull ,
- quiet
1. Sakin bir hava dönemi
- "Fırtınada bir boşluk vardı"
- eşanlamlı:
- uyuşturmak ,
- sessiz
2. An untroubled state
- Free from disturbances
- synonym:
- tranquillity ,
- tranquility ,
- quiet
2. Sıkıntısız bir devlet
- Rahatsızlıklardan arınmış
- eşanlamlı:
- sakinlik ,
- huzur ,
- sessiz
3. The absence of sound
- "He needed silence in order to sleep"
- "The street was quiet"
- synonym:
- silence ,
- quiet
3. Sesin yokluğu
- "Uyumak için sessizliğe ihtiyacı vardı"
- "Sokak sessizdi" dedi"
- eşanlamlı:
- sessizlik ,
- sessiz
4. A disposition free from stress or emotion
- synonym:
- repose ,
- quiet ,
- placidity ,
- serenity ,
- tranquillity ,
- tranquility
4. Stres veya duygudan arınmış bir eğilim
- eşanlamlı:
- dinlenme ,
- sessiz ,
- durgunluk ,
- huzur ,
- sakinlik
verb
1. Become quiet or quieter
- "The audience fell silent when the speaker entered"
- synonym:
- quieten ,
- hush ,
- quiet ,
- quiesce ,
- quiet down ,
- pipe down
1. Sessiz veya sessiz olun
- "Konuşmacı girdiğinde seyirci sessiz kaldı"
- eşanlamlı:
- sessizleştirmek ,
- susmak ,
- sessiz ,
- sakinleşmek ,
- boru ile akıtmak
2. Make calm or still
- "Quiet the dragons of worry and fear"
- synonym:
- calm ,
- calm down ,
- quiet ,
- tranquilize ,
- tranquillize ,
- tranquillise ,
- quieten ,
- lull ,
- still
2. Sakin ol ya da hareketsiz kal
- "Endişelenme ve korkunun ejderhalarını sessizleştir"
- eşanlamlı:
- sakinlik ,
- sakinleşmek ,
- sessiz ,
- sakinleştirmek ,
- sessizleştirmek ,
- uyuşturmak ,
- hâlâ
adjective
1. Characterized by an absence or near absence of agitation or activity
- "A quiet life"
- "A quiet throng of onlookers"
- "Quiet peace-loving people"
- "The factions remained quiet for almost 10 years"
- synonym:
- quiet
1. Ajitasyon veya aktivitenin yokluğu veya yokluğu ile karakterize edilir
- "Sessiz bir hayat"
- "Seyircilerin sessiz bir parçası"
- "Sessiz barışsever insanlar"
- "Gruplar neredeyse 10 yıl boyunca sessiz kaldılar"
- eşanlamlı:
- sessiz
2. Free of noise or uproar
- Or making little if any sound
- "A quiet audience at the concert"
- "The room was dark and quiet"
- synonym:
- quiet
2. Gürültü veya kargaşa olmadan
- Ya da herhangi bir ses varsa az
- "Konserde sessiz bir seyirci"
- "Oda karanlık ve sessizdi"
- eşanlamlı:
- sessiz
3. Not showy or obtrusive
- "Clothes in quiet good taste"
- synonym:
- quiet ,
- restrained
3. Gösterişli veya rahatsız edici değil
- "Sessiz iyi tatta giysiler"
- eşanlamlı:
- sessiz ,
- bastırılmış
4. In a softened tone
- "Hushed voices"
- "Muted trumpets"
- "A subdued whisper"
- "A quiet reprimand"
- synonym:
- hushed ,
- muted ,
- subdued ,
- quiet
4. Yumuşatılmış bir tonda
- "Atlayan sesler"
- "Sessiz trompetler"
- "Sapkın bir fısıltı"
- "Sessiz bir kınama"
- eşanlamlı:
- sessiz ,
- bastırılmış
5. (of a body of water) free from disturbance by heavy waves
- "A ribbon of sand between the angry sea and the placid bay"
- "The quiet waters of a lagoon"
- "A lake of tranquil blue water reflecting a tranquil blue sky"
- "A smooth channel crossing"
- "Scarcely a ripple on the still water"
- "Unruffled water"
- synonym:
- placid ,
- quiet ,
- still ,
- tranquil ,
- smooth ,
- unruffled
5. (bir su kütlesinin) ağır dalgalar tarafından rahatsız edilmeden
- "Kızgın deniz ve sakin körfez arasında bir kum şeridi"
- "Bir lagünün sessiz suları"
- "Sakin mavi gökyüzünü yansıtan sakin mavi bir su gölü"
- "Düzgün bir kanal geçişi"
- "Normalde durgun su üzerinde bir dalgalanma"
- "Kaba su"
- eşanlamlı:
- durgun ,
- sessiz ,
- hâlâ ,
- sakin ,
- pürüzsüz ,
- telâşsız
6. Of the sun characterized by a low level of surface phenomena like sunspots e.g.
- synonym:
- quiet
6. Güneş lekeleri gibi düşük yüzey fenomenleri ile karakterize edilen güneşin örn.
- eşanlamlı:
- sessiz
adverb
1. With little or no activity or no agitation (`quiet' is a nonstandard variant for `quietly')
- "Her hands rested quietly in her lap"
- "The rock star was quietly led out the back door"
- "Sit here as quiet as you can"
- synonym:
- quietly ,
- quiet
1. Çok az veya hiç aktivite veya ajitasyon olmadan (huzursuzca' `squietly' için standart olmayan bir değişkendir)
- "Elleri kucağında sessizce dinlendi"
- "Rock yıldızı sessizce arka kapıdan çıktı"
- "Buraya olabildiğince sessiz otur"
- eşanlamlı:
- sessizce ,
- sessiz