Translation meaning & definition of the word "quick" into Turkish language
Türk diline "hızlı" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Quick
[Hızlı]/kwɪk/
noun
1. Any area of the body that is highly sensitive to pain (as the flesh underneath the skin or a fingernail or toenail)
- synonym:
- quick
1. Vücudun ağrıya karşı oldukça hassas olan herhangi bir bölgesi (cildin altındaki et veya tırnak veya ayak tırnağı gibi)
- eşanlamlı:
- hızlı
adjective
1. Accomplished rapidly and without delay
- "Was quick to make friends"
- "His quick reaction prevented an accident"
- "Hoped for a speedy resolution of the problem"
- "A speedy recovery"
- "He has a right to a speedy trial"
- synonym:
- quick ,
- speedy
1. Hızlı ve gecikmeden tamamlandı
- "Arkadaş edinmek için hızlıydı"
- "Hızlı tepkisi bir kazayı engelledi"
- "Sorunun hızlı bir şekilde çözülmesini umuyorum"
- "Hızlı bir kurtarma"
- "Hızlı deneme hakkı var"
- eşanlamlı:
- hızlı
2. Hurried and brief
- "Paid a flying visit"
- "Took a flying glance at the book"
- "A quick inspection"
- "A fast visit"
- synonym:
- flying ,
- quick ,
- fast
2. Aceleci ve kısa
- "Uçan bir ziyaret edin"
- "Kitaba uçan bir bakış attı"
- "Hızlı bir denetim"
- "Hızlı bir ziyaret"
- eşanlamlı:
- uçan ,
- hızlı
3. Moving quickly and lightly
- "Sleek and agile as a gymnast"
- "As nimble as a deer"
- "Nimble fingers"
- "Quick of foot"
- "The old dog was so spry it was halfway up the stairs before we could stop it"
- synonym:
- agile ,
- nimble ,
- quick ,
- spry
3. Hızlı ve hafif hareket
- "Bir jimnastikçi olarak şık ve çevik"
- "Geyik gibi çevik"
- "Çevik parmaklar"
- "Ayak çabukluğu"
- "Yaşlı köpek o kadar hızlıydı ki, onu durduramadan merdivenlerin yarısı kadardı"
- eşanlamlı:
- çevik ,
- hızlı ,
- açıkgöz
4. Apprehending and responding with speed and sensitivity
- "A quick mind"
- "A ready wit"
- synonym:
- quick ,
- ready
4. Hız ve hassasiyetle yakalama ve yanıt verme
- "Hızlı bir zihin"
- "Hazır bir zekâ"
- eşanlamlı:
- hızlı ,
- hazır
5. Performed with little or no delay
- "An immediate reply to my letter"
- "A prompt reply"
- "Was quick to respond"
- "A straightaway denial"
- synonym:
- immediate ,
- prompt ,
- quick ,
- straightaway
5. Çok az veya hiç gecikme olmadan gerçekleştirilir
- "Maframın hemen cevabı"
- "Acil cevap"
- "Cevap vermek hızlıydı"
- "Hemen bir inkar"
- eşanlamlı:
- derhal ,
- tez ,
- hızlı ,
- hemen
6. Easily aroused or excited
- "A quick temper"
- "A warm temper"
- synonym:
- quick ,
- warm
6. Kolayca uyandırılabilir veya heyecanlanabilir
- "Hızlı bir öfke"
- "Sıcak bir öfke"
- eşanlamlı:
- hızlı ,
- sıcak
adverb
1. With little or no delay
- "The rescue squad arrived promptly"
- "Come here, quick!"
- synonym:
- promptly ,
- quickly ,
- quick
1. Çok az veya hiç gecikme olmadan
- "Kurtarma ekibi derhal geldi"
- "Buraya gel çabuk!"
- eşanlamlı:
- acilen ,
- çabuk ,
- hızlı
Examples of using
Tom has a very quick temper.
Tom çok çabuk sinirlenir.
I'll do a quick check.
Hızlı bir denetim yapacağım.
I'll be there as quick as I can.
Elimden geldiğince çabuk orada olacağım.