We have no quarrel with you.
Sizinle bir kavgamız yok.
I have no quarrel with anyone here.
Burada kimseyle bir kavgam yok.
Tom and Mary quarrel almost every day.
Tom ve Mary neredeyse her gün kavga ediyorlar.
I had a quarrel with my sister.
Kız kardeşimle bir tartışma yaşadım.
They began to quarrel among themselves.
Kendi aralarında çekişmeye başladılar.
Every time they meet, they quarrel.
Her karşılaştıklarında kavga ediyorlar.
They seldom, if ever, quarrel with each other.
Birbirleriyle nadiren tartışırlar.
Adolescents often quarrel with their parents.
Ergenler sıklıkla ebeveynleriyle tartışırlar.
He ought to know better than to quarrel with such a fellow.
Böyle bir adamla kavga etmemesini bilmeli.
I know better than to quarrel with her.
Onunla kavga etmemem gerektiğini biliyorum.
I know better than to quarrel with my brother.
Kardeşimle kavga etmemem gerektiğini biliyorum.
I know better than to quarrel with my brother.
Kardeşimle kavga etmemem gerektiğini biliyorum.
I want to put an end to the quarrel.
Kavgaya bir son vermek istiyorum.
I was involved in the quarrel.
Kavgaya karıştım.
I know better than to quarrel.
Kavga etmememi iyi bilirim.
I constantly quarrel with my wife.
Karımla sürekli kavga ediyorum.
Brothers should not quarrel.
Kardeşler kavga etmemeli.
Ken always stands up for his mom when his parents quarrel.
Ken, ailesi tartıştığında her zaman annesinin yanında yer alır.
We must put an end to this kind of quarrel.
Bu tür kavgalara son vermeliyiz.
John had a violent quarrel with his wife.
John karısıyla şiddetli bir tartışma yaşadı.
For free English to Turkish translation, utilize the Lingvanex translation apps.
We apply ultimate machine translation technology and artificial intelligence to offer a free Turkish-English online text translator.