Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "puzzle" into Turkish language

Türk diline "bulmaca" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Puzzle

[Bulmaca]
/pəzəl/

noun

1. A particularly baffling problem that is said to have a correct solution

  • "He loved to solve chessmate puzzles"
  • "That's a real puzzler"
    synonym:
  • puzzle
  • ,
  • puzzler
  • ,
  • mystifier
  • ,
  • teaser

1. Doğru bir çözüme sahip olduğu söylenen özellikle şaşırtıcı bir sorun

  • "Chessmate bulmacaları çözmeyi severdi"
  • "Bu gerçek bir bilmece"
    eşanlamlı:
  • bulmaca
  • ,
  • muamma
  • ,
  • gizemci
  • ,
  • teaser

2. A game that tests your ingenuity

    synonym:
  • puzzle

2. Yaratıcılığınızı test eden bir oyun

    eşanlamlı:
  • bulmaca

verb

1. Be a mystery or bewildering to

  • "This beats me!"
  • "Got me--i don't know the answer!"
  • "A vexing problem"
  • "This question really stuck me"
    synonym:
  • perplex
  • ,
  • vex
  • ,
  • stick
  • ,
  • get
  • ,
  • puzzle
  • ,
  • mystify
  • ,
  • baffle
  • ,
  • beat
  • ,
  • pose
  • ,
  • bewilder
  • ,
  • flummox
  • ,
  • stupefy
  • ,
  • nonplus
  • ,
  • gravel
  • ,
  • amaze
  • ,
  • dumbfound

1. Bir gizem ol ya da şaşkın

  • "Bu beni yener!"
  • "Beni vur-cevabı bilmiyorum!"
  • "Acı verici bir sorun"
  • "Bu soru beni gerçekten sarstı"
    eşanlamlı:
  • şaşırtmak
  • ,
  • gücendirmek
  • ,
  • yapışmak
  • ,
  • edinmek
  • ,
  • bulmaca
  • ,
  • gizemlendirmek
  • ,
  • bozmak
  • ,
  • yenmek
  • ,
  • poz vermek
  • ,
  • sersemletmek
  • ,
  • flummox
  • ,
  • bunaltmak
  • ,
  • şaşkınlık
  • ,
  • çakıl
  • ,
  • serseme çevirmek

2. Be uncertain about

  • Think about without fully understanding or being able to decide
  • "We puzzled over her sudden departure"
    synonym:
  • puzzle

2. Kararsız olmak

  • Tamamen anlamadan veya karar vermeden düşünün
  • "O ani gidişini şaşırttık"
    eşanlamlı:
  • bulmaca

Examples of using

Tom has solved the puzzle.
Tom bulmacayı çözdü.
I solved the puzzle.
Bilmeceyi çözdüm.
That's a puzzle.
O bir bulmaca.