Translation meaning & definition of the word "pursue" into Turkish language
Türk diline "arzu" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Pursue
[Takip etmek]/pərsu/
verb
1. Carry out or participate in an activity
- Be involved in
- "She pursued many activities"
- "They engaged in a discussion"
- synonym:
- prosecute ,
- engage ,
- pursue
1. Bir aktiviteyi gerçekleştirin veya katılın
- Dahil olmak
- "Birçok faaliyetin peşinden gitti"
- "Bir tartışmaya girdiler"
- eşanlamlı:
- dava etmek ,
- meşgul etmek ,
- takip etmek
2. Follow in or as if in pursuit
- "The police car pursued the suspected attacker"
- "Her bad deed followed her and haunted her dreams all her life"
- synonym:
- pursue ,
- follow
2. Takip edin veya takip ediyormuş gibi
- "Polis arabası şüpheli saldırganı takip etti"
- "Kötü davranışları onu takip etti ve tüm hayatı boyunca hayallerine musallat oldu"
- eşanlamlı:
- takip etmek
3. Go in search of or hunt for
- "Pursue a hobby"
- synonym:
- quest for ,
- go after ,
- quest after ,
- pursue
3. Aramaya git ya da avlan
- "Bir hobi edin"
- eşanlamlı:
- aramak ,
- peşinden gitmek ,
- peşinde koşmak ,
- takip etmek
4. Carry further or advance
- "Can you act on this matter soon?"
- synonym:
- pursue ,
- follow up on ,
- act on
4. Daha ileri veya daha ileri taşıyın
- "Bu konuda yakında hareket edebilir misin?"
- eşanlamlı:
- takip etmek ,
- göre davranmak