Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "purse" into Turkish language

Türk diline "çanta" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Purse

[Cüzdan]
/pərs/

noun

1. A container used for carrying money and small personal items or accessories (especially by women)

  • "She reached into her bag and found a comb"
    synonym:
  • bag
  • ,
  • handbag
  • ,
  • pocketbook
  • ,
  • purse

1. Para ve küçük kişisel eşyalar veya aksesuarlar taşımak için kullanılan bir kap (özellikle kadınlar tarafından)

  • "Çantasına uzandı ve bir tarak buldu"
    eşanlamlı:
  • çanta
  • ,
  • el çantası
  • ,
  • cüzdan

2. A sum of money spoken of as the contents of a money purse

  • "He made the contribution out of his own purse"
  • "He and his wife shared a common purse"
    synonym:
  • purse

2. Para çantasının içeriği olarak bahsedilen bir miktar para

  • "Katkısını kendi çantasından yaptı"
  • "O ve karısı ortak bir çantayı paylaştılar"
    eşanlamlı:
  • cüzdan

3. A small bag for carrying money

    synonym:
  • purse

3. Para taşımak için küçük bir çanta

    eşanlamlı:
  • cüzdan

4. A sum of money offered as a prize

  • "The purse barely covered the winner's expenses"
    synonym:
  • purse

4. Ödül olarak sunulan bir miktar para

  • "Poşet kazananın masraflarını zar zor karşıladı"
    eşanlamlı:
  • cüzdan

verb

1. Contract one's lips into a rounded shape

    synonym:
  • purse

1. Birinin dudaklarını yuvarlak bir şekle sokun

    eşanlamlı:
  • cüzdan

2. Gather or contract into wrinkles or folds

  • Pucker
  • "Purse ones's lips"
    synonym:
  • purse
  • ,
  • wrinkle

2. Kırışıklıklar veya kıvrımlar halinde toplayın veya daralın

  • Kırıştırmak
  • "Pemsi birinin dudakları"
    eşanlamlı:
  • cüzdan
  • ,
  • kırışıklık

Examples of using

Mary took her phone out of her purse and took a picture.
Mary çantasından telefonunu çıkardı ve bir resim çekti.
Mary took a little mirror out of her purse and checked her hair and make-up.
Mary çantasından küçük bir ayna çıkardı ve saçını ve makyajını kontrol etti.
Mary reached into her purse and took out a photo.
Mary çantasına uzandı ve bir fotoğraf çıkardı.