Translation meaning & definition of the word "pulse" into Turkish language
Türk diline "darbe" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Pulse
[Titreşim]noun
1. (electronics) a sharp transient wave in the normal electrical state (or a series of such transients)
- "The pulsations seemed to be coming from a star"
- synonym:
- pulsation ,
- pulsing ,
- pulse ,
- impulse
1. (elektronik) normal elektriksel durumda (veya bu tür geçici bir dizi) keskin bir geçici dalga
- "Darbeler bir yıldızdan geliyor gibiydi"
- eşanlamlı:
- titreşme ,
- titreşen ,
- titreşim ,
- dürtü
2. The rhythmic contraction and expansion of the arteries with each beat of the heart
- "He could feel the beat of her heart"
- synonym:
- pulse ,
- pulsation ,
- heartbeat ,
- beat
2. Kalbin her atışıyla arterlerin ritmik kasılması ve genişlemesi
- "Kalbinin atışını hissedebiliyordu"
- eşanlamlı:
- titreşim ,
- titreşme ,
- ruh ,
- yenmek
3. The rate at which the heart beats
- Usually measured to obtain a quick evaluation of a person's health
- synonym:
- pulse ,
- pulse rate ,
- heart rate
3. Kalbin attığı hız
- Genellikle bir kişinin sağlığının hızlı bir değerlendirmesini elde etmek için ölçülür
- eşanlamlı:
- titreşim ,
- nabız hızı ,
- kalp hızı
4. Edible seeds of various pod-bearing plants (peas or beans or lentils etc.)
- synonym:
- pulse
4. Çeşitli bakla taşıyan bitkilerin yenilebilir tohumları (bezelye veya fasulye veya mercimek vb.)
- eşanlamlı:
- titreşim
verb
1. Expand and contract rhythmically
- Beat rhythmically
- "The baby's heart was pulsating again after the surgeon massaged it"
- synonym:
- pulsate ,
- throb ,
- pulse
1. Ritmik olarak genişletin ve daralın
- Ritmik bir şekilde yendi
- "Cerrah masaj yaptıktan sonra bebeğin kalbi tekrar titriyordu"
- eşanlamlı:
- titreşmek ,
- titremek ,
- titreşim
2. Produce or modulate (as electromagnetic waves) in the form of short bursts or pulses or cause an apparatus to produce pulses
- "Pulse waves"
- "A transmitter pulsed by an electronic tube"
- synonym:
- pulse ,
- pulsate
2. Kısa patlamalar veya darbeler şeklinde (elektromanyetik dalgalar olarak) üretmek veya modüle etmek veya bir aparatın darbeler üretmesine neden olmak
- "Darbe dalgaları"
- "Elektronik tüp tarafından darbeli bir verici"
- eşanlamlı:
- titreşim ,
- titreşmek
3. Drive by or as if by pulsation
- "A soft breeze pulsed the air"
- synonym:
- pulse
3. Titreşimle veya sanki dürtü ile sür
- "Yumuşak bir esinti havayı vurdu"
- eşanlamlı:
- titreşim