Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "pry" into Turkish language

Türk diline "pry" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Pry

[Koparmak]
/praɪ/

noun

1. A heavy iron lever with one end forged into a wedge

    synonym:
  • crowbar
  • ,
  • wrecking bar
  • ,
  • pry
  • ,
  • pry bar

1. Bir ucu kama haline getirilmiş ağır bir demir kol

    eşanlamlı:
  • levye
  • ,
  • yıkım barı
  • ,
  • koparmak
  • ,
  • pry bar

verb

1. To move or force, especially in an effort to get something open

  • "The burglar jimmied the lock": "raccoons managed to pry the lid off the garbage pail"
    synonym:
  • pry
  • ,
  • prise
  • ,
  • prize
  • ,
  • lever
  • ,
  • jimmy

1. Hareket etmek veya zorlamak, özellikle bir şeyi açık hale getirmek için

  • "Hırsız kilide jimmied": "raccoons çöp kovasının kapağını açmayı başardı"
    eşanlamlı:
  • koparmak
  • ,
  • mükâfat
  • ,
  • ödül
  • ,
  • manivela
  • ,
  • levye

2. Be nosey

  • "Don't pry into my personal matters!"
    synonym:
  • pry

2. Meraklı olmak

  • "Kişisel meselelerime burnumu sokma!"
    eşanlamlı:
  • koparmak

3. Search or inquire in a meddlesome way

  • "This guy is always nosing around the office"
    synonym:
  • intrude
  • ,
  • horn in
  • ,
  • pry
  • ,
  • nose
  • ,
  • poke

3. Zahmetli bir şekilde arayın veya sorgulayın

  • "Bu adam her zaman ofisin etrafında dönüyor"
    eşanlamlı:
  • zorla sokmak
  • ,
  • boynuzlamak
  • ,
  • koparmak
  • ,
  • burun
  • ,
  • dürtmek

4. Make an uninvited or presumptuous inquiry

  • "They pried the information out of him"
    synonym:
  • pry
  • ,
  • prise

4. Davetsiz veya küstah bir soruşturma yapın

  • "Bilgiyi ondan aldılar"
    eşanlamlı:
  • koparmak
  • ,
  • mükâfat

Examples of using

I didn't mean to pry.
Amacım burnumu sokmak değildi.
Tom spent fifteen minutes trying to pry open the drawer with a crowbar, but he couldn't get it opened.
Tom çekmeceyi bir levye ile kaldırarak açmaya çalışarak on beş dakika harcadı fakat onu açamadı.
Don't pry into the affairs of others.
Başkalarının işlerine burnunu sokma.