Translation meaning & definition of the word "provocative" into Turkish language
Türk diline "provokatif" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Provocative
[Kışkırtıcı]/proʊvɑkətɪv/
adjective
1. Serving or tending to provoke, excite, or stimulate
- Stimulating discussion or exciting controversy
- "A provocative remark"
- "A provocative smile"
- "Provocative irish tunes which...compel the hearers to dance"- anthony trollope
- synonym:
- provocative
1. Kışkırtmak, heyecanlandırmak veya uyarmak için hizmet etmek veya eğilmek
- Tartışma veya heyecan verici tartışmayı teşvik etmek
- "Kışkırtıcı bir açıklama"
- "Kışkırtıcı bir gülümseme"
- "Provokatif i̇rlanda melodileri...kullanıcıları dans etmeye zorlayın" - anthony trollope
- eşanlamlı:
- kışkırtıcı
2. Exciting sexual desire
- "Her gestures and postures became more wanton and provocative"
- synonym:
- provocative
2. Heyecan verici cinsel istek
- "Jestleri ve duruşları daha ahlaksız ve kışkırtıcı oldu"
- eşanlamlı:
- kışkırtıcı
Examples of using
Mary is wearing provocative clothing.
Mary kışkırtıcı giysiler giyiyor.