Tom asked for police protection after Mary and John threatened to kill him.
Mary ve John onu öldürmekle tehdit ettikten sonra Tom polis koruması istedi.
Tom refused to pay protection money.
Tom koruma parası ödemeyi reddetti.
Despite the government’s protection, he was the victim of an assassination attempt which killed him.
Hükümetin korumasına rağmen kendisini öldüren bir suikast girişiminin kurbanı oldu.
He did not think he needed their protection.
Onların korumasına ihtiyacı olduğunu düşünmüyordu.
They wanted protection.
Koruma istiyorlardı.
Everyone has the right to the protection of the moral and material interests resulting from any scientific, literary or artistic production of which he is the author.
Herkes, yazarı olduğu her türlü bilimsel, edebi veya sanatsal üretimden kaynaklanan manevi ve maddi çıkarların korunması hakkına sahiptir.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
Annelik ve çocukluğun özel bakım ve yardım alma hakkı vardır. Evlilik içi veya evlilik dışı doğan tüm çocuklar aynı sosyal korumadan yararlanacaktır.
Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
Herkes, çıkarlarının korunması için sendika kurma ve sendikalara katılma hakkına sahiptir.
Everyone who works has the right to just and favourable remuneration ensuring for himself and his family an existence worthy of human dignity, and supplemented, if necessary, by other means of social protection.
Çalışan herkes, kendisi ve ailesi için insan onuruna yakışır bir yaşam sağlayan ve gerekirse başka sosyal koruma araçlarıyla desteklenen adil ve avantajlı ücret alma hakkına sahiptir.
Everyone has the right to work, to free choice of employment, to just and favourable conditions of work and to protection against unemployment.
Herkesin çalışma, işini özgürce seçme, adil ve elverişli çalışma koşulları ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.