Translation meaning & definition of the word "proper" into Turkish language

adjective

1. Marked by suitability or rightness or appropriateness

• "Proper medical treatment"

• "Proper manners"

synonym:
• proper

1. Uygunluk, doğruluk veya uygunluk ile işaretlenir

• "Uygun tıbbi tedavi"

• "Uygun davranış"

eşanlamlı:
• uygun

2. Having all the qualities typical of the thing specified

• "Wanted a proper dinner

• Not just a snack"

• "He finally has a proper job"

synonym:
• proper(a)

2. Belirtilen şeyin tipik tüm niteliklerine sahip olmak

• "Uygun bir akşam yemeği istedim

• Sadece bir atıştırmalık değil"

• "Sonunda düzgün bir işi var"

eşanlamlı:
• uygun(a)

3. Limited to the thing specified

• "The city proper"

• "His claim is connected with the deed proper"

synonym:
• proper(ip)

3. Belirtilen şeyle sınırlıdır

• "Güzel şehir"

• "Iddiası tapu ile bağlantılıdır"

eşanlamlı:
• uygun(ip)

4. Appropriate for a condition or purpose or occasion or a person's character, needs

• "Everything in its proper place"

• "The right man for the job"

• "She is not suitable for the position"

synonym:
• proper
,
• right

4. Bir durum, amaç veya fırsat veya bir kişinin karakteri, ihtiyaçları için uygundur

• "Her şey uygun yerde"

• "İş için doğru adam"

• "O pozisyon için uygun değil"

eşanlamlı:
• uygun
,
• sağ

Examples of using

Tom needs proper medical treatment.

Tom'un uygun tıbbi tedaviye ihtiyacı var.

Tom needs proper medical attention.

Tom'un uygun tıbbi bakıma ihtiyacı var.

There's proper etiquette for everything, even an orgy.

Her şey için görgü kuralı vardır, hatta bir sex partisinin bile.

In Japan, it is proper to bow when you meet someone.

Japonya'da biriyle karşılaştığında başla selamlamak uygundur.

Good health consists of proper eating and moderate exercise.

İyi sağlık düzgün beslenme ve ölçülü egzersizden ibarettir.

He is the proper person for the job.

O, iş için doğru kişidir.

That's not a proper thing to say.

O, söyleyecek münasip bir şey değil.

Tom is the proper boy for the job.

Tom iş için uygun çocuktur.

Miss Baker knew that the young man would have to leave very soon, so she decided to ask him to move his car a bit, so that she could park hers in the proper place for the night before going to bed.

Bayan Baker çok yakında genç adamın ayrılmak zorunda kalacağını biliyordu, yatmaya gitmeden önce arabasını gece için uygun bir yere parkedebilmek için genç adama arabasını biraz hareket ettirmesi için rica etmeye karar verdi.

Miss Baker knew that the young man would have to leave very soon, so she decided to ask him to move his car a bit, so that she could park hers in the proper place for the night before going to bed.

Bayan Baker, genç adamın yakında gitmek zorunda kalacağını biliyordu,böylece yatmadan önce gece arabasını uygun bir yere parkedebilmek için, genç adama arabasını biraz hareket ettirmesi için rica etmeye karar verdi.

You'll never get ahead in this place unless you go through the proper channels.

Doğru bir yol bulmadıkça bu alanda asla ileri gitmeyeceksin.

If you want to do good work, you should use the proper tools.

İyi bir iş yapmak istiyorsanız, uygun araçları kullanmalısınız.