Translation meaning & definition of the word "progress" into Turkish language

noun

1. Gradual improvement or growth or development

• "Advancement of knowledge"

• "Great progress in the arts"

synonym:
• advancement
,
• progress

1. Kademeli iyileştirme veya büyüme veya gelişme

• "Bilginin ilerlemesi"

• "Sanatta büyük ilerleme"

eşanlamlı:
• ilerleme

2. The act of moving forward (as toward a goal)

synonym:
• progress
,
• progression
,
• procession
,
• advance
,
• advancement
,
• forward motion
,
• onward motion

2. İlerleme eylemi (bir hedefe doğru)

eşanlamlı:
• ilerleme
,
• geçit töreni
,
• avans
,
• ileri hareket

3. A movement forward

• "He listened for the progress of the troops"

synonym:
• progress
,
• progression
,
• advance

3. Bir hareket ileri

• "Birliklerin ilerleyişini dinledi"

eşanlamlı:
• ilerleme
,
• avans

verb

1. Develop in a positive way

• "He progressed well in school"

• "My plants are coming along"

• "Plans are shaping up"

synonym:
• progress
,
• come on
,
• come along
,
• advance
,
• get on
,
• get along
,
• shape up

1. Olumlu bir şekilde gelişmek

• "Okulda iyi ilerledi"

• "Bitkilerim geliyor"

• "Planlar şekilleniyor"

eşanlamlı:
• ilerleme
,
• hadi
,
• birlikte gelmek
,
• avans
,
• binmek
,
• geçinmek
,
• biçimlendirmek

2. Move forward, also in the metaphorical sense

• "Time marches on"

synonym:
• advance
,
• progress
,
• pass on
,
• move on
,
• march on
,
• go on

2. Mecazi anlamda da ilerleyin

• "Zaman ilerliyor"

eşanlamlı:
• avans
,
• ilerleme
,
• geçmek
,
• ilerlemek
,
• devam etmek

3. Form or accumulate steadily

• "Resistance to the manager's plan built up quickly"

• "Pressure is building up at the indian-pakistani border"

synonym:
• build up
,
• work up
,
• build
,
• progress

3. Sürekli olarak form veya birikin

• "Yöneticinin planına direnç hızlı bir şekilde oluşturuldu"

• "Hindistan-pakistan sınırında basınç yükseliyor"

eşanlamlı:
• kurmak
,
• geliştirmek
,
• inşa etmek
,
• ilerleme

Examples of using

I'm amazed at Tom's rapid progress in French.

Tom'un Fransızcadaki hızlı gelişmesine şaşırdım.

You've made progress.

Gelişme kaydettin.

That's real progress.

Bu gerçek ilerleme.

You can't stop progress.

İlerlemeyi durduramazsın.

I know my Russian still has a long way to go, but I’m pretty happy with the progress I’ve made.

Rusçamın hâlâ iyi olmadığını biliyorum fakat kaydettiğim ilerlemeden oldukça mutluyum.

I'm making progress.

Gelişme kaydediyorum.

We're making progress.

Biz ilerleme kaydediyoruz.

He's making progress.

O ilerleme kaydediyor.

Tom is making progress.

Tom ilerleme kaydetmektedir.

Tom is making great progress in French.

Tom Fransızcada büyük gelişme sağlıyor.

Check the enemy's progress before they reach the town.

Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.

The rough terrain checked the progress of the hikers.

Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini frenledi.

We make progress only one step at a time.

Tek seferde sadece bir adım ilerliyoruz.

He who wants to travel the path of wisdom must not fear failure, for no matter how much progress he makes, his goal remains unattainably far off.

Bilgelik yolunda yürümek isteyen hatadan korkmamalı, zira ne kadar çok gelişme yaparsa yapsın hiç önemi yok, onun amacı elde edilemeyecek kadar uzak kalır.

She is making progress with her English.

İngilizcesinde ilerleme kaydediyor.

He has made rapid progress in English.

O, İngilizcede hızlı bir gelişme yaptı.

He has made little progress in his English.

O, İngilizcesinde az gelişme yaptı.

He is making great progress in English.

İngilizcede büyük ilerleme kaydediyor.