Translation meaning & definition of the word "profess" into Turkish language
Türk diline "profesör" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Profess
[Profesörlük yapmak]/prəfɛs/
verb
1. Practice as a profession, teach, or claim to be knowledgeable about
- "She professes organic chemistry"
- synonym:
- profess
1. Bir meslek olarak pratik yapın, öğretin veya bilgili olduğunuzu iddia edin
- "Organik kimya olduğunu söylüyor"
- eşanlamlı:
- profesörlük yapmak
2. Confess one's faith in, or allegiance to
- "The terrorists professed allegiance to their country"
- "He professes to be a communist"
- synonym:
- profess
2. Birinin inancını veya bağlılığını itiraf edin
- "Teröristler ülkelerine bağlılıklarını itiraf ettiler"
- "Komünist olduğunu iddia ediyor"
- eşanlamlı:
- profesörlük yapmak
3. Admit (to a wrongdoing)
- "She confessed that she had taken the money"
- synonym:
- concede ,
- profess ,
- confess
3. Kabul et (bir zulme)
- "Parayı aldığını itiraf etti"
- eşanlamlı:
- kabullenmek ,
- profesörlük yapmak ,
- itiraf etmek
4. State freely
- "The teacher professed that he was not generous when it came to giving good grades"
- synonym:
- profess
4. Devlet
- "Öğretmen, iyi notlar verme konusunda cömert olmadığını iddia etti"
- eşanlamlı:
- profesörlük yapmak
5. Receive into a religious order or congregation
- synonym:
- profess
5. Dini bir düzen veya cemaat içine alın
- eşanlamlı:
- profesörlük yapmak
6. Take vows, as in religious order
- "She professed herself as a nun"
- synonym:
- profess
6. Dini düzende olduğu gibi yemin edin
- "Kendini rahibe olarak tanımladı"
- eşanlamlı:
- profesörlük yapmak
7. State insincerely
- "He professed innocence but later admitted his guilt"
- "She pretended not to have known the suicide bomber"
- "She pretends to be an expert on wine"
- synonym:
- profess ,
- pretend
7. Samimiyetsiz devlet
- "Suçsuzluğunu itiraf etti ama daha sonra suçunu itiraf etti"
- "İntihar bombacısını tanımıyormuş gibi yaptı"
- "Şarap konusunda uzmanmış gibi davranıyor"
- eşanlamlı:
- profesörlük yapmak ,
- bahane etmek