Translation meaning & definition of the word "problem" into Turkish language

noun

1. A state of difficulty that needs to be resolved

• "She and her husband are having problems"

• "It is always a job to contact him"

• "Urban problems such as traffic congestion and smog"

synonym:
• problem
,
• job

1. Çözülmesi gereken bir zorluk durumu

• "O ve kocası sorunlar yaşıyor"

• "Onunla iletişim kurmak her zaman bir iştir"

• "Trafik tıkanıklığı ve duman gibi kentsel sorunlar"

eşanlamlı:
• problem
,
• iş

2. A question raised for consideration or solution

• "Our homework consisted of ten problems to solve"

synonym:
• problem

2. Değerlendirme veya çözüm için sorulan bir soru

• "Ödevimiz çözülmesi gereken on problemden oluşuyordu"

eşanlamlı:
• problem

3. A source of difficulty

• "One trouble after another delayed the job"

• "What's the problem?"

synonym:
• trouble
,
• problem

3. Bir zorluk kaynağı

• "Birinden sonra bir sorun işi geciktirdi"

• "Sorun nedir?"

eşanlamlı:
• sorun
,
• problem

Examples of using

Tom has explained the problem to Mary.

Tom sorunu Mary'ye açıkladı.

Tom didn't know how to solve this problem.

Tom bu sorunu nasıl çözeceğini bilmiyordu.

Tom didn't know how to cope with the problem.

Tom sorunla nasıl başa çıkacağını bilmiyordu.

Tom came up with an answer to our problem.

Tom sorunumuza bir cevapla çıkageldi.

Tom asked me what the problem was.

Tom bana sorunun ne olduğunu sordu.

Tom asked Mary what she thought the problem was.

Tom Mary'ye sorunun ne olduğunu düşündüğünü sordu.

Tom and Mary discussed the problem.

Tom ve Mary sorunu tartıştı.

Tom and I have the same problem.

Tom'un ve benim aynı sorunumuz var.

Tom and I discussed the problem with each other.

Tom ve ben birbirimizle sorunu tartıştık.

You were the one who solved the problem.

Sorunu çözen sendin.

You handled that problem quite well.

O sorunu oldukça iyi şekilde ele aldın.

You handled that particular problem very well.

O özel sorunun çok iyi üstesinden geldin.

We've isolated the problem.

Biz sorunu izole ettik.

We're searching for a solution to the problem.

Sorun için bir çözüm arıyoruz.

We're not entirely sure what the problem is.

Sorunun ne olduğundan tamamen emin değiliz.

We're aware of the problem.

Sorunun farkındayız.

We're attempting to correct the problem.

Sorunu düzeltmeye çabalıyoruz.

I've explained the problem to Tom.

Tom'a sorunu açıkladım.

I've asked you here to discuss a mutual problem.

Müşterek bir sorunu tartışmak için seni buraya çağırdım.

I'm the only one who knows what the problem is.

Sorunun ne olduğunu bilen tek kişi benim.