Translation meaning & definition of the word "primary" into Turkish language
Türk diline "birincil" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Primary
[Birincil]noun
1. A preliminary election where delegates or nominees are chosen
- synonym:
- primary ,
- primary election
1. Delegelerin veya adayların seçildiği bir ön seçim
- eşanlamlı:
- birincil ,
- ön seçim
2. One of the main flight feathers projecting along the outer edge of a bird's wing
- synonym:
- primary ,
- primary feather ,
- primary quill
2. Bir kuşun kanadının dış kenarı boyunca yansıyan ana uçuş tüylerinden biri
- eşanlamlı:
- birincil ,
- birincil tüy
3. (astronomy) a celestial body (especially a star) relative to other objects in orbit around it
- synonym:
- primary
3. (astronomi) etrafındaki yörüngedeki diğer nesnelere göre bir gök cismi (özellikle bir yıldız)
- eşanlamlı:
- birincil
4. Coil forming the part of an electrical circuit such that changing current in it induces a current in a neighboring circuit
- "Current through the primary coil induces current in the secondary coil"
- synonym:
- primary coil ,
- primary winding ,
- primary
4. Bir elektrik devresinin parçasını oluşturan bobin, içindeki akımı değiştirmek komşu bir devrede bir akım indükler
- "Birincil bobin boyunca akım ikincil bobinde akım indükler"
- eşanlamlı:
- birincil bobin ,
- birincil sargı ,
- birincil
adjective
1. Of first rank or importance or value
- Direct and immediate rather than secondary
- "Primary goals"
- "A primary effect"
- "Primary sources"
- "A primary interest"
- synonym:
- primary
1. Birinci dereceden, önem veya değer
- İkincil yerine doğrudan ve acil
- "Birincil hedefler"
- "Birincil etki"
- "Birincil kaynaklar"
- "Birincil ilgi alanı"
- eşanlamlı:
- birincil
2. Not derived from or reducible to something else
- Basic
- "A primary instinct"
- synonym:
- primary
2. Başka bir şeyden türetilemez veya indirgenemez
- Temel
- "Birincil içgüdü"
- eşanlamlı:
- birincil
3. Most important element
- "The chief aim of living"
- "The main doors were of solid glass"
- "The principal rivers of america"
- "The principal example"
- "Policemen were primary targets"
- "The master bedroom"
- "A master switch"
- synonym:
- chief(a) ,
- main(a) ,
- primary(a) ,
- principal(a) ,
- master(a)
3. En önemli unsur
- "Yaşamanın temel amacı"
- "Ana kapılar camdan yapılmıştı"
- "Amerika'nın başlıca nehirleri"
- "Başlıca örnek"
- "Polisler öncelikli hedefti"
- "Ana yatak odası"
- "Bir ana anahtar"
- eşanlamlı:
- şef(a) ,
- ana(a) ,
- birincil(a) ,
- müdür(a) ,
- master(a)
4. Of or being the essential or basic part
- "An elementary need for love and nurturing"
- synonym:
- elementary ,
- elemental ,
- primary
4. Temel veya temel parçası olmak veya olmak
- "Aşk ve beslenmeye temel bir ihtiyaç"
- eşanlamlı:
- temel ,
- birincil
5. Of primary importance
- synonym:
- basal ,
- primary
5. Birinci derecede önemli
- eşanlamlı:
- bazal ,
- birincil