Tom decided not to buy it after he looked at the price tag.
Tom fiyat etiketine baktıktan sonra onu almamaya karar verdi.
I can't sell at this price.
Bu fiyata satamam.
Tom won't lower the price.
Tom fiyatı düşürmeyecek.
Tom won't lower the price.
Tom fiyatı düşürmeyecek.
What's your price?
Fiyatın ne?
What's the price?
Fiyatı ne?
We agreed on a price.
Bir fiyatta anlaştık.
The price is good.
Fiyatı iyi.
There's a price on her head.
Kafasında bir bedel var.
The price is right.
Fiyat doğru.
The price of rice went up three percent.
Pirincin fiyatı yüzde üç arttı.
The price of a litre of petrol has been increased by 12 rupees.
Bir litre benzinin fiyatı 12 rupi artırıldı.
The price is going up.
Fiyat yükseliyor.
That company's stock price fell yesterday.
O şirketin hisse senedi fiyatı dün düştü.
I would never have guessed that you could buy butter for such a low price.
Tereyağını bu kadar düşük bir fiyata alabileceğinizi asla tahmin edemezdim.
Tom seems to be unwilling to lower the price.
Tom fiyatı düşürmek konusunda isteksiz görünüyor.
Tom thinks this price is reasonable.
Tom bu fiyatın makul olduğunu düşünüyor.
Tom and Mary agreed on a price.
Tom ve Mary bir fiyat üzerinde anlaştılar.
Tom bought a computer at thirty percent off the list price.
Tom liste fiyatının yüzde otuzuna bir bilgisayar satın aldı.
Tom bought this camera for a reasonable price.
Tom bu kamerayı makul bir fiyata satın aldı.
For free English to Turkish translation, utilize the Lingvanex translation apps.
We apply ultimate machine translation technology and artificial intelligence to offer a free Turkish-English online text translator.