Translation meaning & definition of the word "previous" into Turkish language

adjective

1. Just preceding something else in time or order

• "The previous owner"

• "My old house was larger"

synonym:
• previous(a)
,
• old

1. Sadece zaman veya sırayla başka bir şeyden önce

• "Önceki sahibi"

• "Eski evim daha büyüktü"

eşanlamlı:
• önceki(a)
,
• eski

2. (used especially of persons) of the immediate past

• "The former president"

• "Our late president is still very active"

• "The previous occupant of the white house"

synonym:
• former(a)
,
• late(a)
,
• previous(a)

2. (özellikle yakın geçmişteki kişilerin)

• "Eski başkan"

• "Geç kalan başkanımız hala çok aktif"

• "Beyaz saray'ın önceki yolcusu"

eşanlamlı:
• eski(a)
,
• geç(a)
,
• önceki(a)

3. Too soon or too hasty

• "Our condemnation of him was a bit previous"

• "A premature judgment"

synonym:
• previous(p)
,
• premature

3. Çok erken ya da çok aceleci

• "Onu kınamamız biraz önceydi"

• "Erken karar" demek"

eşanlamlı:
• önceki(p)
,
• prematüre

Examples of using

Tom had a previous engagement.

Tom'un bir önceki sözleşmesi vardı.

Tom connected the TV to the antenna that the previous owner of his house had mounted on the roof.

Tom TV'yi evin önceki sahibinin çatıya monte ettiği antene bağladı.

Tom couldn't attend the meeting because of a previous engagement.

Tom önceki taahhüdünden dolayı toplantıya katılamadı.

Tom has been hunting for a job since he lost his previous job last year.

Geçen yıl bir önceki işini kaybettiğinden beri, Tom bir iş aramaktadır.

Has your neck thickened during the previous year?

Boynun bir önceki yılda kalınlaştı mı?

I had lost a camera the previous day.

Önceki gün bir fotoğraf makinesi kaybetmiştim.

He said that he had met her on the previous day.

Önceki gün onunla görüştüğünü söyledi.

He said that he had met her on the previous day.

Onunla evvelsi gün görüştüğünü söyledi.

He said he had come to Japan the previous week.

Geçen hafta Japonya'ya geldiğini söyledi.

I'm sorry, but I have a previous appointment for tomorrow.

Üzgünüm, ama yarın için daha önceden verilmiş bir randevum var.

The previous owners of our house moved to Liverpool.

Bizim evin önceki sahipleri Liverpool'a taşındı.

I met him on the previous day.

Onunla önceki gün tanıştım.

I had lost a camera in the previous day.

Ben önceki gün bir kamera kaybettim.

I have a previous appointment.

Benim önceki bir randevum var.

Complete the following form to know who you could have been in a previous life.

Önceki hayatınızda kim olabileceğinizi öğrenmek için aşağıdaki formu doldurunuz.

The evidence corresponds to his previous statement.

Kanıt, bir önceki ifadeye karşılık gelir.

I would like to retract my previous statement.

Önceki ifademi geri almak istiyorum.