Translation meaning & definition of the word "possibly" into Turkish language

adverb

1. By chance

• "Perhaps she will call tomorrow"

• "We may possibly run into them at the concert"

• "It may peradventure be thought that there never was such a time"

synonym:
• possibly
,
• perchance
,
• perhaps
,
• maybe
,
• mayhap
,
• peradventure

1. Tesadüfen

• "Belki yarın arayacak"

• "Konserde onlarla karşılaşabiliriz"

• "Böyle bir zaman olmadığı düşünülebilir"

eşanlamlı:
• muhtemelen
,
• şans eseri
,
• belki
,
• mayıs
,
• ola ki

2. To a degree possible of achievement or by possible means

• "They can't possibly get here in time for the funeral?"

synonym:
• possibly

2. Mümkün olan bir dereceye kadar başarı veya olası yollarla

• "Cenaze töreni için buraya zamanında gelemezler mi?"

eşanlamlı:
• muhtemelen

Examples of using

You can't possibly really think Tom is happy.

Muhtemelen Tom'un mutlu olduğunu gerçekten düşünemezsin.

You can't possibly really think Tom is Canadian.

Muhtemelen Tom'un bir Kanadalı olduğunu gerçekten düşünemezsin.

You can't possibly really think Tom is a doctor.

Muhtemelen Tom'un bir doktor olduğunu gerçekten düşünemezsin.

You can't possibly really believe that.

Muhtemelen ona gerçekten inanamazsın.

He studied day and night in order to possibly become a lawyer.

Muhtemelen bir avukat olmak için gece gündüz çalıştı.

That story cannot possibly be true.

Bu anlattığının doğru olma olasılığı yok.

He might possibly say something ambiguous again.

Muhtemelen tekrar belirsiz bir şey söyleyebilir.

Tom couldn't possibly have done what you claimed he did.

Tom onun yaptığını iddia ettiğini muhtemelen yapamazdı.

Tom couldn't possibly have hit Mary.

Tom muhtemelen Mary'ye çarpamazdı.

Tom couldn't possibly have known that Mary was the one who got him fired.

Tom muhtemelen onu kovduranın Mary olduğunu bilemezdi.

Tom couldn't possibly have known what was going on.

Tom muhtemelen neler olup bittiğini bilemezdi.

Tom said that he couldn't possibly eat any more.

Tom artık belki yemek yiyemiyeceğini söyledi.

Tom wants to be the best person he possibly can be.

Tom olabildiğince en iyi kişi olmak istiyor.

What he said could possibly be true.

Söylediği muhtemelen doğru olabilirdi.

I was just wondering if Tom could possibly be in love with Mary.

Sadece, Tom'un Mary'ye aşık olup olmadığını merak ediyordum.

Tom may possibly be lying about that.

Tom o konuda muhtemelen yalan söylüyor olabilir.

Tom might possibly know the answer.

Tom muhtemelen cevabı bilebilir.

She might possibly know the answer.

Muhtemelen cevabı biliyor olabilir.

I cannot possibly finish the work by tomorrow.

Ben muhtemelen işi yarına kadar bitiremem.

It may possibly be fine tomorrow.

Hava yarın muhtemelen iyi olabilir.