Translation meaning & definition of the word "politician" into Turkish language

noun

1. A leader engaged in civil administration

synonym:
• politician

1. Sivil yönetimle uğraşan bir lider

eşanlamlı:
• politikacı

2. A person active in party politics

synonym:
• politician
,
• politico
,
• pol
,
• political leader

2. Parti siyasetinde aktif olan bir kişi

eşanlamlı:
• politikacı
,
• siyasi lider

3. A schemer who tries to gain advantage in an organization in sly or underhanded ways

synonym:
• politician

3. Bir organizasyonda sinsi ya da el altından avantaj elde etmeye çalışan bir schemer

eşanlamlı:
• politikacı

Examples of using

Tom is a politician.

Tom bir politikacı.

People threw eggs at the politician.

İnsanlar politikacıya yumurta fırlattılar.

If your spouse is a politician, then likely your name will also appear in the newspaper from time to time.

Eşiniz bir politikacı ise, öyleyse muhtemelen sizin adınız da zaman zaman gazetede görünecektir.

Who's your favorite politician?

Gözde politikacın kimdir?

Lincoln was a good politician and a smart lawyer.

Lincoln iyi bir siyasetçi ve akıllı bir avukattı.

He was a very smart lawyer and politician.

O çok akıllı bir avukat ve politikacıdır.

He must be a good politician and leader.

İyi bir siyasetçi ve lider olmalı.

He was not a good politician.

O iyi bir politikacı değildi.

The politician was removed from office.

Politikacı görevden alındı.

The politician proposed reforms to Congress.

Politikacı Kongreye reformlar önerdi.

I can't stand that kind of politician.

Bu tür bir politikacıya katlanamam.

He will never yield to the pressure of a politician.

O bir politikacı baskısına asla boyun eğmeyecektir.

Someone made a threat to kill that politician.

Birisi o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.

My first impression was that he was a tactful politician.

Benim ilk izlenimim onun anlayışlı bir politikacı olduğu yönünde.

What that politician said is not at all true.

O politikacının söylediği hiç gerçek değil.

That politician won't meet you unless you grease his palm.

Rüşvet vermedikçe, o politikacı seninle görüşmez.

The politician is as slippery as an eel!

Politikacı bir yılan balığı gibi kaygan!

That politician has come down in the world since the so-called "Recruit scandal" was publicized.

Sözde acemi skandalı duyulduğundan beri o politikacı dünyada gözden düştü.

That politician is an old fox.

O siyasetçi eski bir tilki.

That politician is by no means honest.

O politikacı kesinlikle dürüst değil.