Translation meaning & definition of the word "polar" into Turkish language
Türk diline "kutup" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
English⟶Turkish
Polar
[Kutup]/poʊlər/
adjective
1. Having a pair of equal and opposite charges
- synonym:
- polar
1. Eşit ve zıt yükler çiftine sahip olmak
- eşanlamlı:
- kutup
2. Characterized by opposite extremes
- Completely opposed
- "In diametric contradiction to his claims"
- "Diametrical (or opposite) points of view"
- "Opposite meanings"
- "Extreme and indefensible polar positions"
- synonym:
- diametric ,
- diametrical ,
- opposite ,
- polar
2. Zıt aşırı uçlarla karakterize edilir
- Tamamen karşısında
- "Iddialarına çapsal çelişki içinde"
- "Diametrik (veya zıt) bakış açıları"
- "Karşıt anlamlar"
- "Aşırı ve savunulamaz kutup pozisyonları"
- eşanlamlı:
- çapsal ,
- zıt ,
- karşıt ,
- kutup
3. Located at or near or coming from the earth's poles
- "Polar diameter"
- "Polar zone"
- "A polar air mass"
- "Antarctica is the only polar continent"
- synonym:
- polar
3. Dünyanın kutuplarında ya da yakınında ya da kutuplarından geliyor
- "Kutup çapı"
- "Kutup bölgesi"
- "Bir kutup hava kütlesi"
- "Antarktika tek kutup kıtasıdır"
- eşanlamlı:
- kutup
4. Of or existing at or near a geographical pole or within the arctic or antarctic circles
- "Polar regions"
- synonym:
- polar
4. Bir coğrafi kutupta veya yakınında veya kuzey kutbu veya antarktika çemberleri içinde mevcut veya var olan
- "Kutup bölgeleri"
- eşanlamlı:
- kutup
5. Extremely cold
- "An arctic climate"
- "A frigid day"
- "Gelid waters of the north atlantic"
- "Glacial winds"
- "Icy hands"
- "Polar weather"
- synonym:
- arctic ,
- frigid ,
- gelid ,
- glacial ,
- icy ,
- polar
5. Aşırı soğuk
- "Arktik iklim"
- "Çok soğuk bir gün"
- "Kuzey atlantik'in engebeli suları"
- "Buzul rüzgarları"
- "Buzlu eller"
- "Kutup havası"
- eşanlamlı:
- arktik ,
- soğuk ,
- buzlu ,
- buzul ,
- kutup
6. Being of crucial importance
- "A pivotal event"
- "Its pivotal location has also exposed it to periodic invasions"- henry kissinger
- "The polar events of this study"
- "A polar principal"
- synonym:
- pivotal ,
- polar
6. Çok önemli olmak
- "Çok önemli bir olay"
- "Onun önemli konumu da periyodik istilalara maruz" - henry kissinger
- "Bu çalışmanın kutupsal olayları"
- "Bir kutup müdürü"
- eşanlamlı:
- asıl ,
- kutup