Translation meaning & definition of the word "plug" into Turkish language
Türk diline "tak" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Plug
[Priz]noun
1. Blockage consisting of an object designed to fill a hole tightly
- synonym:
- plug ,
- stopper ,
- stopple
1. Bir deliği sıkıca doldurmak için tasarlanmış bir nesneden oluşan tıkanma
- eşanlamlı:
- priz ,
- durdurucu ,
- tıkamak
2. A wad of something chewable as tobacco
- synonym:
- chew ,
- chaw ,
- cud ,
- quid ,
- plug ,
- wad
2. Tütün gibi çiğnenebilen bir şey
- eşanlamlı:
- çiğnemek ,
- avlamak ,
- güm ,
- ing ,
- priz ,
- tıpa
3. Blatant or sensational promotion
- synonym:
- ballyhoo ,
- hoopla ,
- hype ,
- plug
3. Bariz veya sansasyonel tanıtım
- eşanlamlı:
- velvele ,
- hoopla ,
- aldatıcı ,
- priz
4. Electrical device that fits into the cylinder head of an internal-combustion engine and ignites the gas by means of an electric spark
- synonym:
- spark plug ,
- sparking plug ,
- plug
4. Bir içten yanmalı motorun silindir kafasına uyan ve elektrik kıvılcımı vasıtasıyla gazı ateşleyen elektrikli cihaz
- eşanlamlı:
- buji ,
- kıvılcım tapası ,
- priz
5. An electrical device with two or three pins that is inserted in a socket to make an electrical connection
- synonym:
- plug ,
- male plug
5. Elektrik bağlantısı yapmak için bir sokete takılan iki veya üç pimli bir elektrikli cihaz
- eşanlamlı:
- priz ,
- erkek fişi
6. An upright hydrant for drawing water to use in fighting a fire
- synonym:
- fireplug ,
- fire hydrant ,
- plug
6. Yangınla mücadelede kullanmak için su çekmek için dik bir hidrant
- eşanlamlı:
- fişeklik ,
- yangın musluğu ,
- priz
7. An old or over-worked horse
- synonym:
- hack ,
- jade ,
- nag ,
- plug
7. Yaşlı veya çok çalışan bir at
- eşanlamlı:
- kesmek ,
- yeşimtaşı ,
- geyik ,
- priz
verb
1. Fill or close tightly with or as if with a plug
- "Plug the hole"
- "Stop up the leak"
- synonym:
- plug ,
- stop up ,
- secure
1. Bir fişle sıkıca doldurun veya kapatın
- "Delikleri çek"
- "Sızıntıyı durdur"
- eşanlamlı:
- priz ,
- tıkamak ,
- güvenli
2. Persist in working hard
- "Students must plug away at this problem"
- synonym:
- plug ,
- plug away
2. Çok çalışmaya devam edin
- "Öğrenciler bu soruna takılmalıdır"
- eşanlamlı:
- priz ,
- tıkamak
3. Deliver a quick blow to
- "He punched me in the stomach"
- synonym:
- punch ,
- plug
3. Hızlı darbe indirmek
- "Karnımı yumrukladı"
- eşanlamlı:
- punch ,
- priz
4. Make a plug for
- Praise the qualities or in order to sell or promote
- synonym:
- plug
4. Fiş yapmak
- Nitelikleri övmek veya satmak veya tanıtmak için
- eşanlamlı:
- priz
5. Insert a plug into
- "Plug the wall"
- synonym:
- plug
5. Fiş takmak
- "Duvarı çek" derken"
- eşanlamlı:
- priz
6. Insert as a plug
- "She plugged a cork in the wine bottle"
- synonym:
- plug
6. Fiş olarak takmak
- "Şarap şişesine bir mantar tıkadı"
- eşanlamlı:
- priz