Translation meaning & definition of the word "pleasant" into Turkish language

adjective

1. Affording pleasure

• Being in harmony with your taste or likings

• "We had a pleasant evening together"

• "A pleasant scene"

• "Pleasant sensations"

synonym:
• pleasant

1. Zevktir

• Zevkinize veya beğeninize uygun olmak

• "Birlikte keyifli bir akşam geçirdik"

• "Hoş bir sahne"

• "Hoş duygular"

eşanlamlı:
• keyifli

2. (of persons) having pleasing manners or behavior

• "I didn't enjoy it and probably wasn't a pleasant person to be around"

synonym:
• pleasant

2. (kişilerin) hoş tavırları veya davranışları olan

• "Sevemedim ve muhtemelen etrafta olmak için hoş bir insan değildi"

eşanlamlı:
• keyifli

Examples of using

It won't be pleasant.

O hoş olmayacak.

It's quite pleasant.

Oldukça hoş.

Tom is pleasant.

Tom hoş.

It was quite pleasant.

Oldukça hoştu.

Mr. Norton is pleasant to work with.

Bay Norton ile çalışmak keyiflidir.

She had a pleasant dream last night.

Dün gece hoş bir rüya gördü.

She had a pleasant dream.

O, hoş bir rüya gördü.

What a pleasant surprise to see you here!

Seni burada görmek ne hoş sürpriz!

Her voice is pleasant to listen to.

Sesi dinlemek için hoş.

He seems very pleasant.

O çok keyifli görünüyor.

Nothing is as pleasant as a walk in the morning.

Hiçbir şey sabah yapılan bir yürüyüş kadar hoş değil.

All in all, the excursion was pleasant.

Her şeyi hesaba katarsak, seyahat eğlenceliydi.

Nothing is pleasant in life.

Hayatta hiçbir şey keyifli değildir.

Not everything is pleasant in life.

Hayatta her şey hoş değidir.

His talk is always pleasant to listen to.

Onun konuşmasını dinlemek her zaman hoş.

I found it pleasant walking in the country.

Kırsalda gezmeyi zevkli buldum.

We had a pleasant evening.

Biz hoş bir akşam geçirdik.

We went to the party and had a pleasant time.

Partiye gittik ve hoş zaman geçirdik.

I had a pleasant dream last night.

Dün gece güzel bir rüya gördüm.

I've had a pleasant evening.

Ben hoş bir akşam geçirdim.