Translation meaning & definition of the word "pit" into Turkish language
Türk diline "çukur" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Pit
[Çukur]noun
1. A sizeable hole (usually in the ground)
- "They dug a pit to bury the body"
- synonym:
- pit ,
- cavity
1. Büyük bir delik (genellikle toprakta)
- "Bedeni gömmek için bir çukur kazdılar"
- eşanlamlı:
- çukur ,
- boşluk
2. A concavity in a surface (especially an anatomical depression)
- synonym:
- pit ,
- fossa
2. Bir yüzeyde bir içbükeylik (özellikle anatomik depresyon)
- eşanlamlı:
- çukur ,
- fossa
3. The hard inner (usually woody) layer of the pericarp of some fruits (as peaches or plums or cherries or olives) that contains the seed
- "You should remove the stones from prunes before cooking"
- synonym:
- stone ,
- pit ,
- endocarp
3. Bazı meyvelerin perikarplarının sert iç (genellikle odunsu) tabakası (şeftali veya erik veya kiraz veya zeytin olarak) tohumu içerir
- "Pişirmeden önce taşları kuru eriklerden çıkarmalısınız"
- eşanlamlı:
- taş ,
- çukur ,
- endokarp
4. (christianity) the abode of satan and the forces of evil
- Where sinners suffer eternal punishment
- "Hurl'd headlong...to bottomless perdition, there to dwell"- john milton
- "A demon from the depths of the pit"
- "Hell is paved with good intentions"-dr. johnson
- synonym:
- Hell ,
- perdition ,
- Inferno ,
- infernal region ,
- nether region ,
- pit
4. (hristiyanlık) şeytanın yurdu ve kötülüğün güçleri
- Günahkârların ebedi cezaya çarptırıldığı yer
- "Hurl'd headlong...dipsiz bir tehlikeye, orada yaşamak için" - john milton
- "Çukurun derinliklerinden bir iblis"
- "Cehennem iyi niyetlerle döşelidir"-dr. johnson
- eşanlamlı:
- Cehennem ,
- lânetlenme ,
- cehennem bölgesi ,
- hollanda bölgesi ,
- çukur
5. An enclosure in which animals are made to fight
- synonym:
- pit
5. Hayvanların savaşmak için yapıldığı bir muhafaza
- eşanlamlı:
- çukur
6. (commodity exchange) the part of the floor of a commodity exchange where trading in a particular commodity is carried on
- synonym:
- pit
6. (emtia borsası) belirli bir malda ticaretin sürdürüldüğü bir emtia borsasının tabanının parçası
- eşanlamlı:
- çukur
7. (auto racing) an area at the side of a racetrack where the race cars are serviced and refueled
- synonym:
- pit
7. (otomatik yarış) yarış arabalarının servis edildiği ve yakıt ikmali yapılan bir yarış pistinin yanındaki bir alan
- eşanlamlı:
- çukur
8. A trap in the form of a concealed hole
- synonym:
- pit ,
- pitfall
8. Gizli bir delik şeklinde bir tuzak
- eşanlamlı:
- çukur ,
- tuzak
9. A surface excavation for extracting stone or slate
- "A british term for `quarry' is `stone pit'"
- synonym:
- pit ,
- quarry ,
- stone pit
9. Taş veya kayrak çıkarmak için bir yüzey kazı
- "Kova için bir i̇ngiliz terimi `stone pit'"
- eşanlamlı:
- çukur ,
- maden ,
- taş ocağı
10. Lowered area in front of a stage where an orchestra accompanies the performers
- synonym:
- orchestra pit ,
- pit
10. Bir orkestranın sanatçılara eşlik ettiği bir sahnenin önünde alçaltılmış alan
- eşanlamlı:
- orkestra çukuru ,
- çukur
11. A workplace consisting of a coal mine plus all the buildings and equipment connected with it
- synonym:
- colliery ,
- pit
11. Bir kömür madeninden oluşan bir işyeri artı onunla bağlantılı tüm binalar ve ekipmanlar
- eşanlamlı:
- avare ,
- çukur
verb
1. Set into opposition or rivalry
- "Let them match their best athletes against ours"
- "Pit a chess player against the russian champion"
- "He plays his two children off against each other"
- synonym:
- pit ,
- oppose ,
- match ,
- play off
1. Muhalefet veya rekabete girmek
- "Bizimkine karşı en iyi sporcularıyla eşleşsinler"
- "Bir satranç oyuncusunu rusya şampiyonuna karşı çukurlayın"
- "İki çocuğunu birbirine karşı oynuyor"
- eşanlamlı:
- çukur ,
- muhalefet etmek ,
- eşleşme ,
- rövanş oynamak
2. Mark with a scar
- "The skin disease scarred his face permanently"
- synonym:
- scar ,
- mark ,
- pock ,
- pit
2. Yara izi ile işaretlemek
- "Cilt hastalığı yüzünü kalıcı olarak yaraladı"
- eşanlamlı:
- yara ,
- marka ,
- kabarcık ,
- çukur
3. Remove the pits from
- "Pit plums and cherries"
- synonym:
- pit ,
- stone
3. Çukurları dışarı çıkarın
- "Azalan erik ve kiraz"
- eşanlamlı:
- çukur ,
- taş