Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "pinched" into Turkish language

Türk diline "sıkıştırılmış" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Pinched

[Kısık]
/pɪnʧt/

adjective

1. Sounding as if the nose were pinched

  • "A whining nasal voice"
    synonym:
  • adenoidal
  • ,
  • pinched
  • ,
  • nasal

1. Sanki burun sıkışmış gibi

  • "Bir sızlanan burun sesi"
    eşanlamlı:
  • adenoid
  • ,
  • kısık
  • ,
  • burun

2. Very thin especially from disease or hunger or cold

  • "Emaciated bony hands"
  • "A nightmare population of gaunt men and skeletal boys"
  • "Eyes were haggard and cavernous"
  • "Small pinched faces"
  • "Kept life in his wasted frame only by grim concentration"
    synonym:
  • bony
  • ,
  • cadaverous
  • ,
  • emaciated
  • ,
  • gaunt
  • ,
  • haggard
  • ,
  • pinched
  • ,
  • skeletal
  • ,
  • wasted

2. Özellikle hastalıktan, açlıktan veya soğuktan çok ince

  • "Islak kemikli eller"
  • "Haunt erkekleri ve iskelet oğlanlarının kabus popülasyonu"
  • "Gözler haggard ve kavernözdü"
  • "Küçük sıkışmış yüzler"
  • "Yaşamı boşa harcanmış çerçevesinde sadece acımasız konsantrasyonla korudu"
    eşanlamlı:
  • kılçıklı
  • ,
  • solgun
  • ,
  • zayıflamış
  • ,
  • gante
  • ,
  • vahşi
  • ,
  • kısık
  • ,
  • iskelet
  • ,
  • boşa harcanmış

3. Not having enough money to pay for necessities

    synonym:
  • hard up
  • ,
  • impecunious
  • ,
  • in straitened circumstances(p)
  • ,
  • penniless
  • ,
  • penurious
  • ,
  • pinched

3. İhtiyaçları ödemek için yeterli paraya sahip olmamak

    eşanlamlı:
  • muhtaç
  • ,
  • parasız
  • ,
  • sıkıntılı koşullarda(p)
  • ,
  • yoksul
  • ,
  • kısık

4. As if squeezed uncomfortably tight

  • "Her pinched toes in her pointed shoes were killing her"
    synonym:
  • pinched

4. Sanki rahatsız bir şekilde sıkı sıkılmış gibi

  • "Sivri uçlu ayakkabılarındaki parmakları onu öldürüyordu"
    eşanlamlı:
  • kısık

Examples of using

She pinched him.
O ona çimdik attı.
She pinched my arm sharply.
O, koluma keskince bir çimdik attı.