Translation meaning & definition of the word "pin" into Turkish language
Türk diline "pin" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Pin
[Pin]noun
1. A piece of jewelry that is pinned onto the wearer's garment
- synonym:
- pin
1. Kullanıcının giysisine tutturulmuş bir mücevher parçası
- eşanlamlı:
- pin pin
2. When a wrestler's shoulders are forced to the mat
- synonym:
- fall ,
- pin
2. Bir güreşçinin omuzları paspasa zorlandığında
- eşanlamlı:
- düşmek ,
- pin pin
3. Small markers inserted into a surface to mark scores or define locations etc.
- synonym:
- peg ,
- pin
3. Puanları işaretlemek veya konumları tanımlamak için bir yüzeye yerleştirilen küçük işaretleyiciler.
- eşanlamlı:
- kazık ,
- pin pin
4. A number you choose and use to gain access to various accounts
- synonym:
- personal identification number ,
- PIN ,
- PIN number
4. Çeşitli hesaplara erişmek için seçtiğiniz ve kullandığınız bir numara
- eşanlamlı:
- kişisel kimlik numarası ,
- PIN PIN ,
- PIN numarası
5. Informal terms for the leg
- "Fever left him weak on his sticks"
- synonym:
- pin ,
- peg ,
- stick
5. Bacak için gayri resmi terimler
- "Ateş onu sopalarında zayıf bıraktı"
- eşanlamlı:
- pin pin ,
- kazık ,
- yapışmak
6. Axis consisting of a short shaft that supports something that turns
- synonym:
- pivot ,
- pin
6. Dönen bir şeyi destekleyen kısa bir şafttan oluşan eksen
- eşanlamlı:
- pivot ,
- pin pin
7. Cylindrical tumblers consisting of two parts that are held in place by springs
- When they are aligned with a key the bolt can be thrown
- synonym:
- pin ,
- pin tumbler
7. Yaylarla yerinde tutulan iki parçadan oluşan silindirik tumbalar
- Bir anahtarla hizalandıklarında cıvata atılabilir
- eşanlamlı:
- pin pin ,
- kamış
8. Flagpole used to mark the position of the hole on a golf green
- synonym:
- pin ,
- flag
8. Bayrak direği, deliğin bir golf yeşili üzerindeki konumunu işaretlemek için kullanılır
- eşanlamlı:
- pin pin ,
- bayrak
9. A small slender (often pointed) piece of wood or metal used to support or fasten or attach things
- synonym:
- pin
9. Bir şeyleri desteklemek veya sabitlemek veya bağlamak için kullanılan küçük bir ince (genellikle sivri) ahşap veya metal parçası
- eşanlamlı:
- pin pin
10. A holder attached to the gunwale of a boat that holds the oar in place and acts as a fulcrum for rowing
- synonym:
- peg ,
- pin ,
- thole ,
- tholepin ,
- rowlock ,
- oarlock
10. Küreği yerinde tutan ve kürek çekmek için dayanak görevi gören bir teknenin silah dalgasına bağlı bir tutucu
- eşanlamlı:
- kazık ,
- pin pin ,
- dayanmak ,
- tholepin ,
- iskarmoz ,
- oarlock
11. A club-shaped wooden object used in bowling
- Set up in triangular groups of ten as the target
- synonym:
- bowling pin ,
- pin
11. Bowlingde kullanılan kulüp şeklindeki ahşap bir nesne
- Hedef olarak on kişilik üçgen gruplar halinde kurulur
- eşanlamlı:
- bowling pimi ,
- pin pin
verb
1. To hold fast or prevent from moving
- "The child was pinned under the fallen tree"
- synonym:
- trap ,
- pin ,
- immobilize ,
- immobilise
1. Hızlı tutmak veya hareket etmeyi önlemek için
- "Çocuk düşmüş ağacın altına sıkıştı"
- eşanlamlı:
- tuzak ,
- pin pin ,
- sabitlemek
2. Attach or fasten with pins or as if with pins
- "Pin the needle to the shirt". "pin the blame on the innocent man"
- synonym:
- pin
2. Pimlerle veya pimlerle sanki takın veya sabitleyin
- "İğneyi gömleğe bağla". "suçu masum adamın üstüne yapıştır"
- eşanlamlı:
- pin pin
3. Pierce with a pin
- "Pin down the butterfly"
- synonym:
- pin
3. İğne ile delmek
- "Kelebeği aşağı indir"
- eşanlamlı:
- pin pin
4. Immobilize a piece
- synonym:
- pin
4. Bir parçayı hareketsiz hale getirmek
- eşanlamlı:
- pin pin