Translation meaning & definition of the word "physics" into Turkish language

noun

1. The science of matter and energy and their interactions

• "His favorite subject was physics"

synonym:
• physics
,
• natural philosophy

1. Madde ve enerji bilimi ve etkileşimleri

• "En sevdiği konu fizikti"

eşanlamlı:
• fizik
,
• doğa felsefesi

2. The physical properties, phenomena, and laws of something

• "He studied the physics of radiation"

synonym:
• physics
,
• physical science

2. Bir şeyin fiziksel özellikleri, fenomenleri ve yasaları

• "Radyasyonun fiziğini inceledi"

eşanlamlı:
• fizik

Examples of using

I got a B in physics.

Fizikten B aldım.

In college, I fared ill with physics and well with chemistry.

Üniversitede fizik dersini başaramadım ama kimyayı başardım.

Which do you like better, physics or chemistry?

Hangisini daha çok seversin, fizik mi yoksa kimya mı?

He had a book on physics published.

Fizikle ilgili bir kitap bastırdı.

He understands physics.

O, fizikten anlar.

He decided to specialize in physics at college.

O, üniversitede fizik alanında uzmanlaşmaya karar verdi.

I have trouble with physics.

Ben fizikle sorunum var.

I'm not in the least interested in physics.

Ben fizikle zerre kadar ilgilenmiyorum.

I have a liking for chemistry as well as for physics.

Hem fiziğe hem kimyaya eğilimim var.

I like physics, and I like mathematics even more.

Ben fiziği seviyorum ve matematiği daha da çok seviyorum.

I haven't studied physics much all semester.

Bütün dönem çok fizik çalışmadım.

I don't have much knowledge of physics.

Fizik hakkında çok fazla bilgim yok.

The atomic bomb is the offspring of 20th century physics.

Atom bombası, 20. yüzyılın fizik ürünüdür.

Mathematics is like the logic of physics.

Matematik fiziğin mantığı gibidir.

He is an authority on physics.

O, fizikte bir otoritedir.

As usual, the physics teacher was late for class.

Her zamanki gibi, fizik öğretmeni, sınıfa geç kalmıştı.