Examples of using
Tom's personality changes completely when he grabs the mic.
Tom mikrofonu eline alınca kişiliği tamamen değişir.
Tom's personality changes completely when he grabs the mic.
Mikrofonu eline geçirince Tom'un kişiliği tamamen değişiyor.
I like Tom's personality.
Tom'un kişiliğini seviyorum.
What is happening to me? Am I losing my personality?
Neler oluyor bana böyle? Benliğimi mi kaybediyorum?
She has a cheerful personality.
O, neşeli bir kişiliğe sahiptir.
Tom has a dynamic personality.
Tom dinamik bir kişiliğe sahiptir.
Tom has a split personality.
Tom bölünmüş bir kişiliğe sahiptir.
Tom has an outgoing personality.
Tom'un sempatik bir kişiliği var.
Education shall be directed to the full development of the human personality and to the strengthening of respect for human rights and fundamental freedoms. It shall promote understanding, tolerance and friendship among all nations, racial or religious groups, and shall further the activities of the United Nations for the maintenance of peace.
Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.
Everyone, as a member of society, has the right to social security and is entitled to realization, through national effort and international co-operation and in accordance with the organization and resources of each State, of the economic, social and cultural rights indispensable for his dignity and the free development of his personality.
Her şahsın, cemiyetin bir üyesi olmak itibariyle, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır.
She has a very strong personality.
Çok güçlü bir kişiliği vardır.
She has a strong personality.
Onun güçlü bir kişiliği vardır.
She has a wonderful personality.
Onun harika bir kişiliği var.
I get a kick out of her cheerful personality.
Ben onu neşeli kişiliğine bayılıyorum.
Her warm personality adds charm to her beauty.
Onu sıcak kişiliği güzelliğine çekicilik katıyor.
He has a dual personality.
O bir çift kişiliğe sahiptir.
He has a nice personality.
O güzel bir kişiliğe sahiptir.
He has a strong personality.
O, güçlü bir kişiliğe sahiptir.
He has a strong personality.
Onun güçlü bir kişiliği vardır.
Recognize and respect the personality of a person.
Bir kişinin karakterini tanı ve saygı duy.