Translation meaning & definition of the word "period" into Turkish language
Türk diline "dönem" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı
Period
[Dönem]noun
1. An amount of time
- "A time period of 30 years"
- "Hastened the period of time of his recovery"
- "Picasso's blue period"
- synonym:
- time period ,
- period of time ,
- period
1. Çok zaman
- "30 yıllık bir zaman dilimi"
- "Iyileşme süresini hızlandırdı"
- "Picasso'nun mavi dönemi"
- eşanlamlı:
- süre ,
- dönem
2. The interval taken to complete one cycle of a regularly repeating phenomenon
- synonym:
- period
2. Düzenli olarak tekrar eden bir fenomenin bir döngüsünü tamamlamak için alınan aralık
- eşanlamlı:
- dönem
3. (ice hockey) one of three divisions into which play is divided in hockey games
- synonym:
- period
3. (buz hokeyi) oynamak hangi üç bölümden biri hokey oyunları ayrılmıştır
- eşanlamlı:
- dönem
4. A unit of geological time during which a system of rocks formed
- "Ganoid fishes swarmed during the earlier geological periods"
- synonym:
- period ,
- geological period
4. Bir kayaç sisteminin oluştuğu bir jeolojik zaman birimi
- "Ganoid balıkları daha önceki jeolojik dönemlerde yüzdü"
- eşanlamlı:
- dönem ,
- jeolojik dönem
5. The end or completion of something
- "Death put a period to his endeavors"
- "A change soon put a period to my tranquility"
- synonym:
- period
5. Bir şeyin sonu ya da tamamlanması
- "Ölüm çabalarına bir dönem verdi"
- "Bir değişiklik yakında huzuruma bir süre verdi"
- eşanlamlı:
- dönem
6. The monthly discharge of blood from the uterus of nonpregnant women from puberty to menopause
- "The women were sickly and subject to excessive menstruation"
- "A woman does not take the gout unless her menses be stopped"--hippocrates
- "The semen begins to appear in males and to be emitted at the same time of life that the catamenia begin to flow in females"--aristotle
- synonym:
- menstruation ,
- menses ,
- menstruum ,
- catamenia ,
- period ,
- flow
6. Hamile olmayan kadınların rahminden ergenlikten menopoza aylık kan tahliyesi
- "Kadınlar hastalıklı ve aşırı menstruasyona maruz kaldılar"
- "Bir kadın, adetleri durdurulmadıkça gut almaz"-hippocrates
- "Semen erkeklerde görünmeye ve aynı zamanda yaşamın aynı zamanında yayılmaya başlar katameni dişilerde akmaya başlar"-aristoteles
- eşanlamlı:
- aybaşı ,
- âdet ,
- dönem ,
- akış
7. A punctuation mark (.) placed at the end of a declarative sentence to indicate a full stop or after abbreviations
- "In england they call a period a stop"
- synonym:
- period ,
- point ,
- full stop ,
- stop ,
- full point
7. Tam bir durağı belirtmek için veya kısaltmalardan sonra bildirimsel bir cümlenin sonuna yerleştirilmiş bir noktalama işareti (.)
- "İngiltere'de bir döneme durak diyorlar"
- eşanlamlı:
- dönem ,
- nokta ,
- tam durak ,
- durdurmak