Translation meaning & definition of the word "path" into Turkish language

noun

1. A course of conduct

• "The path of virtue"

• "We went our separate ways"

• "Our paths in life led us apart"

• "Genius usually follows a revolutionary path"

synonym:
• way
,
• path
,
• way of life

1. Davranış biçimi

• "Erdem yolu"

• "Biz ayrı yollara gittik"

• "Yaşamdaki yollarımız bizi ayırdı"

• "Cinsiyet genellikle devrimci bir yol izler"

eşanlamlı:
• yol
,
• yaşam tarzı

2. A way especially designed for a particular use

synonym:
• path

2. Özellikle belirli bir kullanım için tasarlanmış bir yol

eşanlamlı:
• yol

3. An established line of travel or access

synonym:
• path
,
• route
,
• itinerary

3. Belirlenmiş bir seyahat veya erişim hattı

eşanlamlı:
• yol
,
• güzergâh
,
• yolculuk

4. A line or route along which something travels or moves

• "The hurricane demolished houses in its path"

• "The track of an animal"

• "The course of the river"

synonym:
• path
,
• track
,
• course

4. Bir şeyin hareket ettiği veya hareket ettiği bir çizgi veya rota

• "Kasırga yolundaki evleri yıktı"

• "Bir hayvanın izi"

• "Nehrin akışı"

eşanlamlı:
• yol
,
• takip etmek
,
• ders

Examples of using

Tom walked down the path, whistling a tune.

Tom ıslık çalarak yolda yürüdü.

Tom ran down the path ahead of Mary.

Tom Mary'nin önündeki yoldan aşağı doğru koştu.

Some superstitious people in America believe that if a black cat crosses your path, you'll have bad luck.

Amerika'daki bazı batıl inançlı insanlar eğer bir kedi sizin yolunuzdan geçerse, kötü şansınız olacağına inanıyor.

Tom saw a snake slither across the path.

Tom bir yılanın patikadan kayışını gördü.

He's on a bad path.

O, kötü bir yoldadır.

Consider the path.

Yürüdüğün yolu göz önünde bulundur.

Where do you think the path leads?

Bu yolun nereye götürdüğünü düşünüyorsunuz?

A bike path goes right past my house.

Bir bisiklet yolu doğrudan doğruya evimin önünden geçer.

We walked down a narrow and winding path.

Dar ve dolambaçlı bir yoldan aşağıya doğru yürüdük.

He who wants to travel the path of wisdom must not fear failure, for no matter how much progress he makes, his goal remains unattainably far off.

Bilgelik yolunda yürümek isteyen hatadan korkmamalı, zira ne kadar çok gelişme yaparsa yapsın hiç önemi yok, onun amacı elde edilemeyecek kadar uzak kalır.

Show us the straight path.

Bize doğru yolu göster.

The path zigzagged up the steep slope.

Yol dik yamaca doğru zikzak çiziyordu.

There is a path through the fields.

Tarlaların içinde bir patika var.

They walked along a narrow path.

Onlar dar bir patika boyunca büyüdüler.

Although each person follows a different path, our destinations are the same.

Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.

There is a path through the wood.

Ormanda bir patika var.

We hacked a path through the forest.

Ormanda bir yol açtık.

He cleared the path of snow.

O, yoldaki karı temizledi.

A fallen tree blocked the path.

Düşmüş bir ağaç patikayı kapadı.

We walked along a narrow path.

Dar bir patika boyunca yürüdük.