Translation meaning & definition of the word "past" into Turkish language

noun

1. The time that has elapsed

• "Forget the past"

synonym:
• past
,
• past times
,
• yesteryear

1. Geçen süre

• "Geçmişi unut"

eşanlamlı:
• geçmiş

2. A earlier period in someone's life (especially one that they have reason to keep secret)

• "Reporters dug into the candidate's past"

synonym:
• past

2. Birinin hayatında daha erken bir dönem (özellikle gizli tutmak için nedenleri olan)

• "Reporterlar adayın geçmişini kazdılar"

eşanlamlı:
• geçmiş

3. A verb tense that expresses actions or states in the past

synonym:
• past
,
• past tense

3. Geçmişteki eylemleri veya durumları ifade eden bir fiil zamanlaması

eşanlamlı:
• geçmiş
,
• geçmiş zaman

adjective

1. Earlier than the present time

• No longer current

• "Time past"

• "His youth is past"

• "This past thursday"

• "The past year"

synonym:
• past

1. Şimdiki zamandan daha erken

• Artık geçerli değil

• "Geçmiş zaman"

• "Gençliği geçmiş oldu"

• "Geçen perşembe günü"

• "Geçen yıl"

eşanlamlı:
• geçmiş

2. Of a person who has held and relinquished a position or office

• "A retiring member of the board"

synonym:
• past(a)
,
• preceding(a)
,
• retiring(a)

2. Bir pozisyonu veya ofisi elinde tutan ve bırakan bir kişinin

• "Kurumun emekli bir üyesi"

eşanlamlı:
• geçmiş(a)
,
• önceki(a)
,
• emekliye(a)

adverb

1. So as to pass a given point

• "Every hour a train goes past"

synonym:
• by
,
• past

1. Belirli bir noktayı geçmek için

• "Bir tren her saat geçiyor"

eşanlamlı:
• tâli
,
• geçmiş

Examples of using

You need to stop living in the past.

Geçmişte yaşamaya son vermelisin.

I've kept a diary in French for the past three years.

Son üç yıldır Fransızca bir günlük tuttum.

I've been here every day for the past three weeks.

Son üç hafta her gün buradayım.

A car drove past.

Bir araba geçti.

It's past midnight.

Vakit gece yarısını geçmiş.

We're past that.

Biz onun ötesindeyiz.

Tom walked past.

Tom yürüyerek geçip gitti.

Tom has been living here alone for the past six months.

Tom son altı aydır burada yalnız yaşıyor.

It's already past your bedtime.

Çoktan yatma vaktini geçti.

The quality of a painter depends on the amount of past he carries with him.

Bir ressamın kalitesi taşıdığı geçmiş miktarına bağlıdır.

You can't run from the past.

Geçmişten kaçamazsın.

We can't ignore Tom's past.

Tom'un geçmişini göz ardı edemeyiz.

Tom has been living in Boston for the past couple of years.

Tom son birkaç yıldır Boston'da yaşamaktadır.

I prefer to forget the past.

Geçmişi unutmayı tercih ederim.

Can you tell me your past medical history?

Bana geçmiş tıbbi hikayeni anlatır mısın?

Tom rushed past me.

Tom aceleyle yanımdan geçti.

He has been sick in bed this past week.

Bir haftadır yatakta hastaydı.

Living beings from the past were very different from today's.

Geçmişteki yaşam bugünkünden çok farklıydı.

He's been staying at that hotel for the past five days.

O, son beş gündür o otelde kalıyor.

I haven't been busy for these past two days.

Son iki gündür meşgul değilim.