Translation meaning & definition of the word "oxygen" into Turkish language

noun

1. A nonmetallic bivalent element that is normally a colorless odorless tasteless nonflammable diatomic gas

• Constitutes 21 percent of the atmosphere by volume

• The most abundant element in the earth's crust

synonym:
• oxygen
,
• O
,
• atomic number 8

1. Normalde renksiz kokusuz tatsız, yanıcı olmayan bir diatomik gaz olan metalik olmayan iki değerli bir element

• Hacimce atmosferin yüzde 21'ini oluşturur

• Yer kabuğunda en bol bulunan element

eşanlamlı:
• oksijen
,
• OO
,
• atom numarası 8

Examples of using

Air is mainly composed of nitrogen and oxygen.

Hava ağırlıklı olarak nitrojen ve oksijenden oluşur.

Love is like oxygen.

Aşk oksijen gibidir.

Water comprises of oxygen and hydrogen.

Su, oksijen ve hidrojenden oluşur.

The atmosphere is made up of oxygen.

Atmosfer oksijenden oluşur.

Body temperature rising, pulse rising ... he's in a state of oxygen deficiency.

Vücut ısısı yükseliyor, nabız yükseliyor... Onun oksijen eksikliği durumu var.

He died from lack of oxygen.

Oksijen yetersizliğinden öldü.

A water molecule has two hydrogen atoms and one oxygen atom.

Bir su molekülünün iki hidrojen atomu ve bir oksijen atomu vardır.

Hydrogen and oxygen combine to form water.

Hidrojen ve oksijen birleşerek suyu oluşturur.

Water contains hydrogen and oxygen.

Su hidrojen ve oksijen içerir.

Tropical rainforests produce oxygen and consume carbon dioxide.

Tropik yağmur ormanları oksijen üretir karbondioksit tüketir.

You can't live without oxygen.

Oksijensiz yaşayamazsınız.

Without oxygen, all animals would have disappeared long ago.

Oksijensiz bütün hayvanlar uzun zaman önce gözden kaybolurdu.

We yawn when we are short of oxygen.

Oksijenimiz azaldığında esneriz.