Translation meaning & definition of the word "overtime" into Turkish language

noun

1. Work done in addition to regular working hours

synonym:
• overtime

1. Düzenli çalışma saatlerine ek olarak yapılan çalışmalar

eşanlamlı:
• fazla mesai

2. Playing time beyond regulation, to break a tie

synonym:
• overtime
,
• extra time

2. Düzenlemenin ötesinde oyun zamanı, kravat kırmak için

eşanlamlı:
• fazla mesai
,
• ekstra zaman

adverb

1. Beyond the regular time

• "She often has to work overtime"

synonym:
• overtime

1. Normal zamanın ötesinde

• "Sık sık fazla mesai yapmak zorunda"

eşanlamlı:
• fazla mesai

Examples of using

Don't expect overtime.

Fazla mesai beklemeyin.

Tom worked overtime.

Tom fazla mesai yaptı.

Tom didn't want to work overtime on Christmas Eve.

Tom Noel Arefesinde fazla mesai yapmak istemedi.

I'll have to work overtime every day next week.

Gelecek hafta her gün fazla çalışmak zorunda kalacağım.

He was forced to work overtime.

O, fazla mesai yapmak zorunda kaldı.

He stayed late and worked overtime.

Geç saatlere kadar kaldı ve fazla mesai yaptı.

He put in ten hours of overtime this week.

O, bu hafta on saat fazla mesai yaptı.

My boss made me work overtime.

Patronum bana fazla mesai yaptırdı.

I had to work overtime yesterday.

Dün fazla mesai yapmak zorunda kaldım.

I won't work overtime today.

Bugün fazla mesai yapmayacağım.

John was tired from working overtime.

John fazla mesaiden dolayı yorgundu.

I'm afraid that you have to work overtime.

Korkarım ki fazla çalışmak zorundasın.