Translation meaning & definition of the word "overseas" into Turkish language

adjective

1. In a foreign country

• "Markets abroad"

• "Overseas markets"

synonym:
• abroad
,
• overseas

1. Yabancı bir ülkede

• "Yurtdışı pazarlar"

• "Denizaşırı pazarlar"

eşanlamlı:
• yurtdışında
,
• yurtdışı

2. Being or passing over or across the sea

• "Some overseas trade in grain arose"

synonym:
• oversea
,
• overseas

2. Denizin üzerinden veya üzerinden olmak veya geçmek

• "Tahıl bazı denizaşırı ticaret ortaya çıktı"

eşanlamlı:
• denizaşırı
,
• yurtdışı

adverb

1. Beyond or across the sea

• "He lived overseas for many years"

synonym:
• oversea
,
• overseas

1. Denizin ötesinde veya ötesinde

• "Uzun yıllar yurt dışında yaşadı"

eşanlamlı:
• denizaşırı
,
• yurtdışı

2. In a place across an ocean

synonym:
• overseas
,
• abroad

2. Okyanusun karşısında bir yerde

eşanlamlı:
• yurtdışı
,
• yurtdışında

Examples of using

She never dreamed she'd meet him overseas.

Onunla yurt dışında tanışacağı hiç aklına gelmezdi.

A passport is usually necessary when you travel overseas.

Yurt dışına seyahat ederseniz genellikle bir pasaport gereklidir.

When you travel overseas, you usually need a passport.

Yurtdışına seyahat ederseniz, genellikle bir pasaporta ihtiyacınız vardır.

I lived overseas for ten years.

Ben on yıl yurt dışında yaşadım.

On Friday evenings, a group of us with spouses working overseas meet at Chuck's Bar and Grill.

Cuma akşamları, deniz aşırı ülkelerde eşleriyle birlikte çalışan bir gurubumuz Chuck's Bar and Grill'de buluşurlar.

She didn't want him to go overseas.

O, onun yurt dışına gitmesini istemiyordu.

You can't travel overseas without a passport.

Pasaport olmadan yurt dışına seyahat edemezsiniz.

My father plans to go overseas next week.

Babam gelecek hafta yurt dışına gitmeyi planlıyor.

His large income makes it possible for him to travel overseas every year.

Onun büyük geliri ona her yıl yurt dışında seyahat etmesini mümkün kılıyor.

Do you plan to go overseas?

Yurtdışına gitmeyi düşünüyor musunuz?

His colleague was transferred to an overseas branch.

Meslektaşı yurtdışındaki birime tayin edildi.

Japanese cars sell well overseas.

Japon arabaları yurt dışında iyi satılır.

I'd like to make an overseas call.

Milletler arası bir çağrı yapmak istiyorum.

During the past several years, many Japanese have been either killed or injured while traveling overseas.

Son birkaç yıl içinde, birçok Japon yurt dışına seyahat ederken ya öldü ya da yaralandı.

That's why he did not go overseas to study.

Eğitim için yurt dışına gitmeme nedeni odur.

By studying overseas, students can come into contact with other manners and customs.

Yurt dışında eğitim görerek, öğrenciler diğer görgü ve gelenekler ile temas kurabilirler.

The cost of flying overseas has risen with the cost of fuel.

Yakıt maliyetinden dolayı deniz aşırı ülkelere uçuş maliyet arttı.

The number of Japanese going overseas has been increasing year by year.

Yurt dışına çıkan Japon sayısı yıldan yıla artmaktadır.