Translation meaning & definition of the word "outdoors" into Turkish language

noun

1. Where the air is unconfined

• "He wanted to get outdoors a little"

• "The concert was held in the open air"

• "Camping in the open"

synonym:
• outdoors
,
• out-of-doors
,
• open air
,
• open

1. Havanın sınırsız olduğu yerde

• "Biraz dışarı çıkmak istedi"

• "Konser açık havada yapıldı"

• "Açıkta kamp"

eşanlamlı:
• dışarıda
,
• açık hava
,
• açmak

adverb

1. Outside a building

• "In summer we play outside"

synonym:
• outside
,
• outdoors
,
• out of doors
,
• alfresco

1. Bir binanın dışında

• "Yaz aylarında dışarıda oynarız"

eşanlamlı:
• dışarıda
,
• kapı dışarı
,
• alfresko

Examples of using

I was outdoors.

Dışarıdaydım.

Exercise outdoors.

Açık havada egzersiz yapın.

Tom seems to enjoy being outdoors.

Tom açık havada olmaktan hoşlanıyor gibi görünüyor.

Tom doesn't play outdoors much.

Tom dışarıda çok oynamaz.

Tom loves being outdoors.

Tom açık havayı çok seviyor.

I love the great outdoors.

Ben doğayı seviyorum.

She shooed him outdoors.

O onu dışarı kışkışladı.

She doesn't get outdoors much.

O, evin dışına fazla çıkmaz.

Today, we have to sleep outdoors.

Bugün, dışarıda uyumak zorundayız.

All the Parisians have gone outdoors.

Bütün Parisliler dışardaydı.

He is playing outdoors.

O dışarıda oynuyor.

It is getting dark outdoors.

Dışarıda hava kararıyor.

Nobody wants to work outdoors on a cold day.

Hiç kimse soğuk bir günde dışarıda çalışmak istemez.

Nobody wants to work outdoors on a cold day.

Soğuk bir günde kimse dışarıda çalışmak istemez.