Translation meaning & definition of the word "otherwise" into Turkish language

adjective

1. Other than as supposed or expected

• "The outcome was otherwise"

synonym:
• otherwise

1. Beklendiği veya beklendiği dışında

• "Sonuç başka türlü oldu"

eşanlamlı:
• aksi halde

adverb

1. In other respects or ways

• "He is otherwise normal"

• "The funds are not otherwise available"

• "An otherwise hopeless situation"

synonym:
• otherwise

1. Başka açılardan veya şekillerde

• "Aksi halde normal"

• "Fonlar başka türlü mevcut değildir"

• "Başka türlü umutsuz bir durum"

eşanlamlı:
• aksi halde

2. In another and different manner

• "Very soon you will know differently"

• "She thought otherwise"

• "There is no way out other than the fire escape"

synonym:
• differently
,
• otherwise
,
• other than

2. Başka ve farklı bir şekilde

• "Çok yakında farklı bileceksiniz"

• "Aksini düşündü"

• "Yangın kaçışından başka çıkış yolu yok"

eşanlamlı:
• farklı olarak
,
• aksi halde
,
• başka

Examples of using

I could not have done otherwise.

Başka türlü yapamazdım.

I heard otherwise.

Ben başka türlü duydum.

Tom sat alone in the otherwise empty room.

Tom başka boş odada tek başına oturdu.

I'm busy, otherwise I'd accept your invitation.

Meşgulüm. Aksi takdirde davetini kabul ederdim.

My impression of this government is that they need a more forceful economic policy, otherwise they'll encounter large problems in the future.

Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.

Unless otherwise decided by the directors, if the company has a common seal and it is affixed to a document, the document must also be signed by at least one authorised person in the presence of a witness who attests the signature.

Yöneticiler tarafından aksi kararlaştırılmadıkça, şirket kaşesi varsa ve bir belgeye basılmışsa, belge ayrıca en az imzayı onaylayan bir tanığın huzurunda bir yetkili kişi tarafından imzalanmış olmalıdır.

They lost their way; otherwise, they would have arrived long ago.

Yollarını kaybettiler, yoksa çoktan varmış olurlardı.

Run fast, otherwise you will miss the bus.

Hızlı koş, yoksa otobüsü kaçırırsın.

I am busy; otherwise I would accept your invitation.

Meşgulüm. Aksi takdirde davetini kabul ederdim.

I was ill, otherwise I would have attended the meeting.

Ben hastaydım, aksi halde toplantıya katılırdım.

I ran and ran; otherwise I might have been late.

Ben koştum ve koştum, aksi takdirde geç kalabilirdim.

Now that I am a teacher, I think otherwise.

Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.

I thought it was a good book, but Jim thought otherwise.

Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.

I think otherwise.

Ben daha farklı düşünüyorum.

I think otherwise.

Ben başka türlü düşünüyorum.

Go at once, otherwise you will be late.

Derhal git, yoksa geç kalacaksın.

I would do otherwise than you did.

Senin yaptığından başka türlü yapardım.