Translation meaning & definition of the word "other" into Turkish language

adjective

1. Not the same one or ones already mentioned or implied

• "Today isn't any other day"- the white queen

• "The construction of highways and other public works"

• "He asked for other employment"

• "Any other person would tell the truth"

• "His other books are still in storage"

• "Then we looked at the other house"

• "Hearing was good in his other ear"

• "The other sex"

• "She lived on the other side of the street from me"

• "Went in the other direction"

synonym:
• other

1. Aynısı ya da daha önce bahsedilen ya da ima edilenler değil

• "Bugün başka bir gün değil" - beyaz kraliçe

• "Karayolları ve diğer bayındırlık işlerinin inşası"

• "Başka bir iş istedi"

• "Başka herhangi bir kişi gerçeği söylerdi"

• "Diğer kitapları hala depoda"

• "Sonra diğer eve baktık"

• "İşitme diğer kulağında iyiydi"

• "Öteki seks" demek"

• "O benden sokağın diğer tarafında yaşadı"

• "Diğer yöne gitti"

eşanlamlı:
• diğer

2. Recently past

• "The other evening"

synonym:
• other(a)

2. Yakın geçmişte

• "Öteki akşam" derken"

eşanlamlı:
• diğer(a)

3. Belonging to the distant past

• "The early inhabitants of europe"

• "Former generations"

• "In other times"

synonym:
• early(a)
,
• former(a)
,
• other(a)

3. Uzak geçmişe ait

• "Avrupa'nın ilk sakinleri"

• "Eski nesiller"

• "Diğer zamanlarda"

eşanlamlı:
• erken(a)
,
• eski(a)
,
• diğer(a)

4. Very unusual

• Different in character or quality from the normal or expected

• "A strange, other dimension...where his powers seemed to fail"- lance morrow

synonym:
• other

4. Çok olağandışı

• Normal veya beklenenden farklı karakter veya kalite

• "Tuhaf, başka bir boyut...güçlerinin başarısız göründüğü yer"- lance morrow

eşanlamlı:
• diğer

Examples of using

Tom noticed that all the other boys were wearing neckties.

Tom tüm diğer çocukların kravat giydiklerini fark etti.

Tom lives on the other side of town.

Tom şehrin diğer tarafında yaşıyor.

Tom lives on the other side of the hill.

Tom tepenin diğer tarafında yaşıyor.

Tom kissed Mary and they hugged each other.

Tom Mary'yi öptü ve birbirlerine sarıldılar.

Tom is very sensitive to other people's moods.

Tom diğer insanların ruh hallerine çok duyarlıdır.

Tom is in the other room, unpacking boxes.

Tom diğer odada kutuları açıyor.

Tom hardly ever relies on other people's help.

Tom diğer insanların yardımına neredeyse hiç güvenmez.

Tom hardly ever relies on other people for help.

Tom yardım için diğer insanlara neredeyse hiç güvenmez.

Tom can speak French better than any other students in his class.

Tom sınıftaki diğer öğrencilerden daha iyi Fransızca konuşabilir.

Tom and Mary won't be able see each other for a while.

Tom ve Mary bir süre birbirlerini göremeyecekler.

Tom and Mary were whispering to each other.

Tom ve Mary birbirleriyle dedikodu yapıyorlardı.

Tom and Mary were seated beside each other.

Tom ve Mary birbirlerinin yanında oturmuşlardı.

Tom and Mary were screaming at each other.

Tom ve Mary birbirlerine bağırıyorlardı.

Tom and Mary were screaming at each other in French.

Tom ve Mary birbirlerine Fransızca bağırıyorlardı.

Tom and Mary were angry at each other.

Tom ve Mary birbirine kızgındılar.

Tom and Mary stared at each other silently.

Tom ve Mary sessizce birbirlerine baktılar.

Tom and Mary stared at each other in shock.

Tom ve Mary şok içinde birbirlerine baktılar.

Tom and Mary stared at each other for several seconds.

Tom ve Mary birkaç saniye boyunca birbirlerine baktılar.

Tom and Mary stared at each other for a few moments.

Tom ve Mary bir an birbirlerine baktılar.

Tom and Mary stared at each other angrily.

Tom ve Mary öfkeyle birbirlerine baktılar.