Lingvanex Tranalator

Translator for


translation app

Lingvanex - your universal translation app

Translator for

Download For Free

Translation meaning & definition of the word "origin" into Turkish language

Türk diline "köken" kelimesinin çeviri anlamı ve tanımı

EnglishTurkish

Origin

[Asıl]
/ɔrəʤən/

noun

1. The place where something begins, where it springs into being

  • "The italian beginning of the renaissance"
  • "Jupiter was the origin of the radiation"
  • "Pittsburgh is the source of the ohio river"
  • "Communism's russian root"
    synonym:
  • beginning
  • ,
  • origin
  • ,
  • root
  • ,
  • rootage
  • ,
  • source

1. Bir şeyin başladığı, var olduğu yer

  • "Rönesans'ın i̇talyan başlangıcı"
  • "Jüpiter radyasyonun kaynağıydı"
  • "Pittsburgh ohio nehri'nin kaynağıdır"
  • "Komünizmin rus kökü"
    eşanlamlı:
  • başlangıç
  • ,
  • asıl
  • ,
  • kök
  • ,
  • kök salmak
  • ,
  • kaynak

2. Properties attributable to your ancestry

  • "He comes from good origins"
    synonym:
  • origin
  • ,
  • descent
  • ,
  • extraction

2. Atalarınıza atfedilebilecek özellikler

  • "İyi kökenlerden geliyor"
    eşanlamlı:
  • asıl
  • ,
  • iniş
  • ,
  • çıkarma

3. An event that is a beginning

  • A first part or stage of subsequent events
    synonym:
  • origin
  • ,
  • origination
  • ,
  • inception

3. Başlangıç olan bir olay

  • Sonraki olayların ilk bölümü veya aşaması
    eşanlamlı:
  • asıl
  • ,
  • kaynaklanma
  • ,
  • başlangıç

4. The point of intersection of coordinate axes

  • Where the values of the coordinates are all zero
    synonym:
  • origin

4. Koordinat eksenlerinin kesişme noktası

  • Koordinatların değerlerinin hepsinin sıfır olduğu yerde
    eşanlamlı:
  • asıl

5. The source of something's existence or from which it derives or is derived

  • "The rumor had its origin in idle gossip"
  • "Vegetable origins"
  • "Mineral origin"
  • "Origin in sensation"
    synonym:
  • origin

5. Bir şeyin varlığının ya da türediği ya da türetildiği bir şeyin kaynağı

  • "Söylentinin kökeni boş dedikodulara dayanıyordu"
  • "Sebze kökenleri"
  • "Mineral kökenli"
  • "Duygu kökeni"
    eşanlamlı:
  • asıl

6. The descendants of one individual

  • "His entire lineage has been warriors"
    synonym:
  • lineage
  • ,
  • line
  • ,
  • line of descent
  • ,
  • descent
  • ,
  • bloodline
  • ,
  • blood line
  • ,
  • blood
  • ,
  • pedigree
  • ,
  • ancestry
  • ,
  • origin
  • ,
  • parentage
  • ,
  • stemma
  • ,
  • stock

6. Bir bireyin torunları

  • "Tüm soyu savaşçıydı"
    eşanlamlı:
  • nesil
  • ,
  • çizgi
  • ,
  • iniş çizgisi
  • ,
  • iniş
  • ,
  • kan hattı
  • ,
  • kan bağı
  • ,
  • cins
  • ,
  • atalar
  • ,
  • asıl
  • ,
  • ebeveynlik
  • ,
  • gövde
  • ,
  • stok

Examples of using

Felicja's mother is a Polish of Romanian origin.
Felicja'nın annesi, Rumen asıllı bir Polonyalıdır.
There are many theories about the origin of life.
Yaşamın kökeni hakkında birçok teoriler vardır.
I don't know the origin of the rumor.
Ben, söylentinin kaynağını bilmiyorum.