Translation meaning & definition of the word "or" into Turkish language

noun

1. A state in northwestern united states on the pacific

synonym:
• Oregon
,
• Beaver State
,
• OR

1. Kuzeybatı amerika birleşik devletleri'nde pasifik üzerinde bir eyalet

eşanlamlı:
• Oregon
,
• Kunduz Devleti
,
• VEYA

2. A room in a hospital equipped for the performance of surgical operations

• "Great care is taken to keep the operating rooms aseptic"

synonym:
• operating room
,
• OR
,
• operating theater
,
• operating theatre
,
• surgery

2. Cerrahi operasyonların performansı için donanımlı bir hastanede bir oda

• "Işletim odalarının aseptik kalmasına büyük özen gösterilmektedir"

eşanlamlı:
• ameliyathane
,
• VEYA
,
• cerrahi

Examples of using

Tom doesn't really care whether Mary likes him or not.

Mary'nin onu sevip sevmemesi Tom'un gerçekten umurunda değil.

Tom didn't know if he could do it or not.

Tom onu yapabilip yapamayacağını bilmiyordu.

Tom asked me if I was happy or not.

Tom bana mutlu olup olmadığımı sordu.

Tom and Mary couldn't decide whether to go to Boston or Chicago.

Tom ve Mary Boston'a mı yoksa Şikago'ya mı gidip gitmeyecekleri konusunda anlaşamadılar.

Tom and Mary are more or less the same weight.

Tom ve Mary aşağı yukarı aynı ağırlıktalar.

Tom and Mary are more or less the same size.

Tom ve Mary aşağı yukarı aynı bedendeler.

You never really know whether you can do it or not until you try.

Deneyinceye kadar onu yapıp yapamayacağını gerçekten bilmiyorsun.

We won't know whether we can do it or not unless we try.

Denemeden onu yapıp yapamayacağımızı bilemeyiz.

Take it or leave it.

Bunu alın ya da bırakın.

I'm not sure whether Tom has ever been to Boston or not.

Tom'un Boston'a gidip gitmediğinden emin değilim.

I'm not sure whether Tom can swim or not.

Tom'un yüzüp yüzemediğinden emin değilim.

I'm not sure whether Tom can speak French or not.

Tom'un Fransızca konuşup konuşamadığından emin değilim.

I'm not sure if this is really true or not.

Bunun gerçekten doğru olup olmadığına emin değilim.

I'll ask around to see if anyone's seen or heard anything.

Birinin bir şey görüp görmediğini ya da duyup duymadığını anlamak için birilerine soracağım.

For exercise, I either ride a bicycle or go swimming.

Egzersiz için ya bisiklet sürerim ya da yüzmeye giderim.

Do you know whether or not Tom plans to go to Boston next weekend?

Tom'un gelecek hafta sonu Boston'a gitmeyi planlayıp planlamadığını biliyor musun?

Do you know whether or not Tom likes cream in his coffee?

Tom'un kahvesinde krema sevip sevmediğini biliyor musun?

Do you know whether or not Tom is going to swim?

Tom'un yüzüp yüzmeyeceğini biliyor musun?

Elephants usually only sleep two or three hours a day.

Filler genellikle günde sadece iki ya da üç saat uyurlar.

I don't have any brothers or sisters.

Hiç erkek ya da kız kardeşim yok.